Namus ve Şerefi Üzerine Yemin Eden, Sözünü Tutan Bir Lider midir? 

2 ay önce 41

Cumhuriyet’in kuruluşundan, ilk halkına hesap verme günü.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, halkının karşısına çıkacak, yaptıklarını tek tek anlatacak, Cumhuriyet’in nereden gelip nereye gittiğini, hangi hedeflere ulaşması gerektiğini paylaşacak. Heyecanlı, gururlu ve bir o kadar da umutlu… Çünkü o, milletine hesap veren, onu kulluktan birey olmaya taşıyan bir liderdi. Halkının hesap soracağı bir birey olması için mücadele vermişti.

 

Konuşmasını kendi kalemiyle hazırlamış ve yazıya dökmüştü el yazısıyla. Şöyle başlıyordu:

“Bugün, Kurtuluş Savaşı’na başladığımızın 15. yılındayız.”

Savaş bitmiş miydi? Hayır. Emperyalizme karşı verilen silahlı mücadele kazanılmıştı ama asıl savaş, çağdaşlaşma yolunda devam ediyordu. Hedef, milletin refah içinde yaşadığı, özgür ve bağımsız bir Türkiye yaratmaktı.

 

Atatürk o gün, halkına şu dilekte bulunmuştu:

“Türk Milleti! Ebediyete akıp giderken, yöneticiler her dönemde ve her koşulda daha büyük şereflerle, sevinçle halkına hesap verecektir.”

 

Peki, Atatürk bugün yaşasaydı ne görürdü?

Cumhuriyet’in kazanımlarına karşı açılmış bir savaş…

Eğitimde geriye gidiş, bilimin yerine hurafenin konması…

Tek adam rejimi ile halkın tekrar kulluğa sürüklenmesi…

Sorgulamayan, biat eden bir nesil yaratma çabası…

 

Cumhuriyet, Atatürk’ün en büyük eseriydi. Kaynak yoktu, para yoktu, yetişmiş insan gücü yoktu. Osmanlı’dan borç ve çöküş devralınmıştı. Ama o, yoktan bir ülke var etti. İşgal altındaki vatanını kurtardı, emperyalizmi ve işbirlikçilerini yendi, ülkesini tam bağımsız kıldı. Kadın-erkek eşitliği sağladı, eğitimi yeniden inşa etti, demokrasinin kapılarını açtı.

 

Ve şimdi, Cumhuriyet’in tüm değerleri adım adım yok edilmeye çalışılıyor.

 

Öğrenci Andı kaldırıldı.

Cumhuriyet ordusu kumpas davalarıyla tasfiye edildi.

Liyakat yerine biat kültürü getirildi.

Cehalet, bilginin yerini aldı.

Kalemini satmayan gazeteciler, halkın hakkını savunan siyasetçiler, sorgulayan gençler hapsedildi.

Cumhuriyet’e ihanet edenler ödüllendirilirken, vatanını savunanlar cezalandırıldı.

 

Bu muydu Atatürk’ün hayal ettiği Türkiye?

Bu muydu Cumhuriyet’in 100. yılına ulaşan bir milletin hak ettiği gelecek?

 

Hayır!

 

Bizler, Cumhuriyet’in mirasçıları olarak bu düzene teslim olmayacağız.

Atatürk’ün açtığı yolda, gösterdiği hedefe durmadan yürüyeceğiz.

Demokrasiye, özgürlüğe, bağımsızlığa sahip çıkacağız.

Tek adam rejimine karşı, halkın iradesini savunacağız.

Cumhuriyet’i ve onun değerlerini, ne pahasına olursa olsun koruyacağız.

 

Hollanda’da Yaşayan Türkiye Kökenli Vatandaşlar Olarak…

 

Hollanda’da yaşayan Türkiye kökenli vatandaşlar olarak, özgürlük, demokrasi ve hukuk içinde bir yaşam sürüyoruz. Seçme ve seçilme hakkımızı kullanabiliyor, düşüncelerimizi özgürce ifade edebiliyoruz, yaşadığımız ülkede korkmadan, hiçbir baskı ve korku hissetmeden. Ya ülkemizde böyle mi?

Ancak Türkiye’de, Cumhuriyet’in kazanımları birer birer yok edilmeye çalışılıyor. Eğitimde geriye gidiş, bilimin yerine hurafenin konması, tek adam rejimiyle halkın tekrar kulluğa sürüklenmesi ve özgürlüklerin kısıtlanması gibi ciddi tehlikelerle karşı karşıyayız.

 

Bugün, Türkiye’deki demokrasi kayıplarına sessiz kalamayız. Hollanda’da özgürlük ve demokrasi içinde yaşarken, anavatanımızın karanlık bir geleceğe sürüklenmesine göz yumamayız. Çünkü Cumhuriyet, yalnızca Türkiye’de yaşayanların değil, yurt dışındaki milyonlarca vatandaşın da geleceğini belirleyen bir mirastır.

 

Çünkü Cumhuriyet, namustur! Cumhuriyet, şereftir! Cumhuriyet, özgürlüktür! Özgür olmayan bir millet kaledir!

 

Ve biz, namusuna, şerefine, vatanına sahip çıkanlar olarak mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz!

Makalenin tamamını oku