Kur’an-ı Kerim’i ve Hz. Peygamber’in Risaletini Anlamak İçin Cahiliye Dönemini İyi Bilmek Gerekir

2 ay önce 39

Kur’an-ı Kerim’i ve Hz. Muhammed’in risaletini doğru anlamak için, Cahiliye Dönemi’ni, o dönemin şirk içindeki toplumunu ve inanç yapısını iyi analiz etmek gerekir. Kur’an’ın indiği dönemin Mekke’sini, oradaki toplumsal yapıyı ve yaşam biçimini anlamadan Kur’an’ın mesajını tam olarak kavrayamayız.

 

Cahiliye Ne Demektir?

 

“Cahil” kelimesi, sanıldığı gibi sadece bir şey bilmeyen kişi anlamına gelmez. Asıl anlamı kaba, taşkın, ölçüsüz davranan ve kötü muamele eden kimse demektir. Dolayısıyla, Cahiliye Dönemi magandalığın, sınırlarını bilmeyen insanların ve ölçüsüzlüğün hâkim olduğu bir zaman dilimi olarak değerlendirilebilir.

 

Kur’an, işte böyle bir toplumda, ahlaki yozlaşmanın derinleştiği bir dönemde indirildi. O dönemde de belirli ahlaki değerler vardı; ancak bunlar tamamen kabilecilik anlayışına bağlıydı. “Kabilemizden olmayan biri karşısında dürüst olmak zorunda değiliz, ona saygı duymak mecburiyetinde değiliz” anlayışı hâkimdi. Bu anlayış sadece 1450 yıl öncesinde kalmadı, bugün bile benzer düşüncelerin hâlâ sürdüğünü görmekteyiz.

 

Şirk: Cahiliye Toplumunun Temel Sorunu

 

Cahiliye ahlaksızlığının başında şirk gelir. Bu konuyu başka bir yazımda detaylı ele alacağım; ancak şu noktayı vurgulamak isterim: Şirk, ateizm (Allah’ı inkâr) değildir.

 

Şirk, Allah’a inanıp O’na ortak koşmak demektir. Kur’an-ı Kerim, bu gerçeği şu ayetle açıklar:

“Eğer onlara ‘Gökleri ve yeri kim yarattı?’ diye sorsan, ‘Allah’ derler.” (Ankebut Suresi, 61. ayet)

 

Ancak Allah’ın en büyük günah olarak affetmeyeceğini bildirdiği tek şey de şirktir:

“Allah, şirki asla bağışlamaz, geri kalan günahları dilediğine bağışlar.” (Nisa Suresi, 48. ayet)

 

Yine Rabbimiz, müşriklerin durumunu şöyle açıklar:

“Şirk ehli pisliktir.” (Tevbe Suresi, 28. ayet)

 

Cahiliye Toplumunda İnsan Hakları ve Ahlaki Bozulma

 

Cahiliye Dönemi’nde bir diğer ahlaki çöküntü, insanların birbirini kul edinmesi, güçlünün zayıfı ezmesi, zenginin fakiri sömürmesi ve kadınların, kölelerin mal gibi görülmesidir. O dönemde kadınlar ve köleler miras olarak bırakılıyor, hatta daha vahimi, kız çocukları diri diri toprağa gömülüyordu. İşte, Kur’an böyle bir toplumda bir ahlak devrimi yapmıştır.

 

Kur’an, baştan sona güzel ahlakı emreden bir kitap olarak gönderilmiş ve en güzel ahlak örneğini de Hz. Muhammed’de göstermiştir:

“Şüphesiz sen yüksek bir ahlak üzeresin.” (Kalem Suresi, 4. ayet)

 

Kur’an’ın Getirdiği Ahlaki İlkeler

 

Kur’an-ı Kerim, birçok sure ve ayette ahlaki ilkeleri vurgular:

 

Alak Suresi: Bilgi ahlakını öğretir.

 

Müzzemmil Suresi: Elçilik ahlakını bildirir.

 

Fatiha Suresi: Kulluk ahlakını öğretir.

 

 

Ayrıca, Peygamberimizin gençlik yıllarında içinde bulunduğu Hılfu’l-Fudul (Erdemliler Cemiyeti) gibi organizasyonlar, Cahiliye Dönemi’nde bile haksızlığa karşı çıkan bazı ahlaklı insanların var olduğunu gösterir. Ancak bunların sayısı oldukça azdı.

 

Peygamberler Üzerinden Ahlak Dersleri

 

Kur’an, peygamberler üzerinden de farklı ahlak türlerini öğretir:

 

Hz. Adem: Tevbe ahlakı

 

Hz. Nuh: Toplum baskısına karşı direniş ahlakı

 

Hz. İbrahim: Sorgulama ahlakı

 

Hz. İsmail: Fedakârlık ahlakı

 

Hz. Yusuf: Cinsel ahlak

 

Hz. Eyüp: Sabır ahlakı

 

Hz. İsa: Din tüccarlarına karşı direniş ahlakı

 

Hz. Muhammed (SAV): Hakikate elçilik yapma ahlakı

 

 

Özgürlük ve Ahlak İlişkisi

 

Ahlaki davranışın temelinde özgürlük yatar. Özgür olmayan birinin davranışlarının ahlaki olup olmadığını değerlendirmek mümkün değildir. Bir kişinin kafasına silah dayandığında verdiği tepkiyi ahlak veya ahlaksızlık olarak yorumlayamayız.

 

Bu yüzden Kur’an özgürlüğe büyük önem verir. Köleliği bir anda yasaklamamış, ancak onu ortadan kaldırmaya yönelik uzun vadeli bir mücadele başlatmıştır. Çünkü kölelik, o dönemde bir sektör haline gelmişti ve Kur’an, insanlara aşama aşama özgürleşme bilincini kazandırmıştır.

 

Sonuç

 

Hangi dönemde yaşarsak yaşayalım, Kur’an’ın güzel ahlakı emreden ayetlerini hayatımıza uyguladığımız sürece toplumda huzur, güven ve bereket hâkim olur.

 

Kur’an, sadece 1400 yıl öncesine hitap eden bir kitap değildir. Bugün de insanoğluna yol göstermeye devam eden, her çağda geçerliliğini koruyan ilahi bir rehberdir.

 

Allah’a emanet olun.

 

Bayram Tan

Makalenin tamamını oku