Kış saatine geçiş bizi neden etkiliyor ve nasıl uyum sağlayabiliriz?

6 gün önce 22

Bu ayın sonunda yeniden kış saati uygulamasına geçiyoruz. Birçok kişi için bu sadece “fazladan bir saat uyku” gibi görünebilir; ancak aslında bu değişiklik sanılandan çok daha fazla etki yaratıyor.

Biyolojik ritmimiz bozulduğu için kendimizi yorgun hissedebiliyor, dikkatimizi toplamakta zorlanabiliyor ve hatta ruh hali dalgalanmaları yaşayabiliyoruz. Neyse ki birkaç basit alışkanlıkla bu geçişi çok daha kolay hale getirmek mümkün.

Neden etkileniyoruz?
Kış saati uygulaması, 2025’te 25 Ekim Cumartesi’yi 26 Ekim Pazar’a bağlayan gece başlayacak. Saatler 03.00’te bir saat geri alınarak 02.00’ye dönecek.

Peki, bu bizi neden etkiliyor?
Vücudumuz, “sirkadiyen ritim” adı verilen bir iç saate göre çalışır. Bu ritim, ne zaman uykulu ne zaman enerjik hissettiğimizi belirler ve ışık-karanlık döngüsüne göre ayarlanır. Saatler bir anda geri alındığında bu iç saat yeni zamana hemen uyum sağlayamaz.
Sonuçta gündüz uykulu hissetmeye ya da gece uyumakta zorlanmaya başlarız. Bu durum hafif bir jet-lag etkisine benzer. Özellikle ilk günlerde insanlar daha çabuk sinirlenir, konsantrasyon kaybı yaşar ve uyku kalitesi düşer. Araştırmalar, saat değişiminden hemen sonra trafik kazalarının da hafifçe arttığını gösteriyor.

Yaz ve kış saati nereden geliyor?
Saat uygulaması geçen yüzyılda enerji tasarrufu amacıyla başladı. Yazın gün ışığından daha uzun süre yararlanmak için elektrik tüketiminin azalacağı düşünülüyordu. Günümüzde bu etkinin tartışmalı olduğu bilinse de uygulama Avrupa’nın birçok ülkesinde devam ediyor.

Kimler daha çok etkileniyor?
Değişiklik herkesi aynı şekilde etkilemiyor. Özellikle çocuklar ve yaşlılar, uyku-uyanıklık döngüsündeki değişimlere daha hassastır.
Uyku sorunları yaşayanlar ve vardiyalı çalışanlar da yeni saate alışmakta daha fazla zorlanır.
Bu nedenle uzmanlar, geçişten önce küçük uyum adımları atmayı tavsiye ediyor.

Önceden uyum sağlamaya başlayın
En basit yöntem, saat değişiminden birkaç gün önce uyku düzenini yavaş yavaş kaydırmaktır. Her gün 15 dakika daha geç yatıp kalkmak, vücudu yeni saate hazırlar. Bu yöntem özellikle küçük çocukları olan aileler için faydalıdır.

Gün ışığını kullanın
Kışın havanın erken kararması, biyolojik saati daha da şaşırtabilir. Bu yüzden özellikle sabah saatlerinde dışarı çıkıp gün ışığı almak önemlidir. Kısa bir yürüyüş ya da işe bisikletle gitmek bile fark yaratır. Gerekirse gün ışığı lambası da kullanılabilir; bu cihazlar güneş ışığını taklit ederek enerji seviyesini yükseltir.

Alışkanlıkları gözden geçirin
Kafein ve alkol uykuyu olumsuz etkiler. Öğleden sonra kafeinli içecekleri sınırlayın, alkolü ise mümkünse geçiş günlerinde tüketmeyin.
Düzenli akşam rutini oluşturun: Ilık duş, kitap okumak veya hafif müzik dinlemek rahatlamaya yardımcı olur.
Ekranlardan uzak durun: Akıllı telefon ve bilgisayarların yaydığı mavi ışık, melatonin salgısını baskılar ve uykuya dalmayı zorlaştırır.

Programınızı hafif tutun
Geçişten hemen sonraki günlerde ağır sorumluluklar veya kritik işler planlamayın; enerjiniz düşük olabilir.
Spor yapmak faydalıdır ancak ilk günlerde yürüyüş, yoga veya hafif bisiklet gibi daha sakin aktiviteler tercih edilmelidir.

Düzenli öğünler önemli

  • Yeme alışkanlıkları da biyolojik saatimizi etkiler.
  • Yeni saate uyumu hızlandırmak için öğünlerinizi sabit zamanlarda yapın.
  • Sağlıklı bir kahvaltı gün boyu enerji verirken, hafif bir akşam yemeği uykuya geçişi kolaylaştırır.

©Sonhaber.eu

Makalenin tamamını oku