Hollanda, yaklaşan genel seçimler öncesinde aşırı sağın etkisiyle giderek daha gergin bir siyasi atmosfer yaşıyor. Ülkenin farklı şehirlerinde düzenlenen gösterilerde aşırı sağcı gruplar, yabancı düşmanlığı içeren sloganlar atarak gündem yaratıyor. Özellikle “Eigen volk eerst” (Önce kendi halkımız) gibi söylemler ve sığınmacı kabul merkezlerine (AZC) yönelik protestolar, toplumdaki kutuplaşmayı gözler önüne seriyor.
AZC Karşıtı Gösteriler ve Yükselen Tepki
Amersfoort başta olmak üzere birçok şehirde aşırı sağcı partilere yakın gruplar, hükümetin sığınmacı politikalarına karşı sokaklara çıkıyor. “AZC istemiyoruz” sloganlarıyla düzenlenen bu protestolar, bazı bölgelerde toplumsal gerilimi tırmandırma ve kaos yaratma potansiyeli taşıyor.
Gösterilerde öne çıkan aşırı sağın başlıca argümanları şunlar:
Göçmen ve Sığınmacı Akınını Durdurma: Sınırların kapatılması ve sığınmacı kabulünün azaltılması.
“Kendi Halkına Öncelik” Söylemi: Konut, sağlık ve sosyal yardımlarda Hollanda vatandaşlarının öncelikli olması gerektiği görüşü.
“Hollanda Kimliğini Koruma”: Çok kültürlülüğe karşı çıkış ve “Hollanda değerlerini” muhafaza etme iddiası.
Ekonomik sıkıntıların ve konut krizinin derinleştiği bir dönemde bu söylemler, belirli bir kesim arasında daha fazla yankı buluyor.
PVV Lideri ve Gerçekleşmeyen Vaatler Tartışması
Aşırı sağın önde gelen figürü olan PVV (Partij voor de Vrijheid) lideri, yıllardır siyaset sahnesinde sert söylemleriyle öne çıkıyor. Ancak daha önceki hükümet ortaklıklarında veya destek verdiği dönemlerde öne sürdüğü vaatlerin çoğunu yerine getiremediği yönündeki eleştiriler, seçim öncesi yeniden gündeme taşınıyor.
PVV liderinin geçmiş ve güncel vaatleri arasında şunlar öne çıkıyor:
İslam ve Göç Karşıtı Önlemler: Camilerin kapatılması, Kur’an’ın yasaklanması gibi anayasal ve uluslararası hukuka aykırı öneriler.
AB’den Ayrılma (Nexit): Hollanda’nın Avrupa Birliği’nden çıkışı için referandum çağrıları.
Sığınmacı Kabul Merkezlerinin Kapatılması: Tüm AZC’lerin kapatılması ve göçün tamamen durdurulması.
Siyasi analistler, bu vaatlerin çoğunun ya hukuken mümkün olmadığını ya da koalisyon dengeleri nedeniyle hayata geçirilemediğini hatırlatıyor. Seçim sürecinde aynı söylemlerin tekrarlanması ise, ülkenin daha da kutuplaşabileceği yönündeki endişeleri güçlendiriyor.
Medyanın Uyarıları: Kutuplaşma ve Popülizm
Hollanda medyası da aşırı sağın yükselişine geniş yer veriyor. Başlıca yayın organları (NOS, de Volkskrant, NRC Handelsblad) öne çıkan üç noktaya dikkat çekiyor:
Kutuplaşma Uyarısı: Toplumdaki bölünmenin derinleştiği ve siyasi söylemin giderek sertleştiği belirtiliyor.
Popülizm Eleştirisi: Aşırı sağcı liderlerin çözüm üretmekten çok, korku ve öfke üzerine kurulu popülist taktikler kullandığı vurgulanıyor.
Demokratik Değerler Savunusu: Irkçı ve yabancı düşmanı sloganların, hukukun üstünlüğü ve demokratik ilkelerle bağdaşmadığı hatırlatılıyor.
Seçimlere Etkisi Ne Olacak?
Seçimlere kısa süre kala aşırı sağın sert söylemleri ve AZC karşıtı protestolar, ülkenin siyasi gündemini belirlemeye devam ediyor. “Önce kendi halkımız” gibi sloganların, ekonomik ve sosyal sorunlarla birleşerek seçim sonuçlarını etkileme potansiyeli bulunuyor. Ancak vaatlerin uygulanabilirliği ve siyasi gerçekliği tartışmalı olduğundan, aşırı sağın yükselişinin uzun vadede Hollanda’yı nasıl şekillendireceği büyük bir soru işareti olarak duruyor.
Haber:Sedat Tapan