Depremin Ardından: Sorumluluk ve Vicdan Meselesi

2 ay önce 51

Öncelikle, 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve resmi rakamlara göre 46 bin vatandaşımızın hayatını kaybettiği depremin ikinci yılında, tüm kayıplarımıza Rabbimden rahmet diliyorum.

 

Bu büyük felaket, yalnızca can kayıplarına ve maddi hasara yol açmadı, asıl enkaz sosyal hayatta oluştu. Yetim ve öksüz kalan çocuklar, evlatlarını yitiren anne ve babalar geride kaldı.

 

Peki, bu felakete sebep olan sadece deprem miydi? Yoksa ihmalkârlık ve sorumsuzluk mu?

 

Depremi suçlayamayız. Çünkü Japonya’da çok daha şiddetli depremler olmasına rağmen binalar yıkılmıyor, büyük can kayıpları yaşanmıyor. Eğer “tsunami oldu” derseniz, ona yapacak bir şey yok, çünkü o Allah’ın sünnetullahıdır, tıpkı deprem gibi. Fakat burada bahsettiğimiz şey, insan eliyle yapılan bilinçli kötülüklerdir.

 

Sünnetullah Nedir?

 

Sünnetullah, Allah’ın yarattığı tüm varlıkların belirlenmiş, değişmez ölçüler ve yasalar çerçevesinde hareket etmeye devam etmesidir.

 

Deprem de, o son saat gelene kadar devam edecektir.

 

Allah bu konuda şöyle buyurur:

 

> “Nitekim, senden önce gönderdiğimiz elçiler hakkındaki kanun da böyleydi. Bizim kanunlarımızda (sünnetimizde) asla bir değişiklik olmaz.”

(İsra Suresi, 77. Ayet)

Yine,

> “Allah’ın süregelen kanunu budur. Allah’ın kanununda asla değişiklik bulamazsın.”

(Fetih Suresi, 23. Ayet)

 

Bu bağlamda, bilim insanları depremin birçok faydası olduğunu dile getirir.

 

Ülkemizdeki verimli topraklar, depremler sayesinde zengin alüvyon ve minerallerle beslenir.

 

Madenlerin oluşumu, fay hatları sayesindedir.

 

Maden suları ve kaplıcalar, yine fay hatları sayesinde meydana gelir.

 

 

Baktığımızda, deprem bir afet değildir. Onu bir felakete çeviren ihmalkârlık ve sorumsuzluktur.

 

Felaketin Asıl Nedeni İnsan mı?

 

Kur’an, bu konuda açık bir şekilde bize şu mesajı verir:

 

> “Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle yaptıklarınız yüzündendir.”

(Şûrâ Suresi, 30. Ayet)

 

Bugün yaşanan felaketlerin sebebi insan eliyle yapılan ihmalkârlıklar, rüşvetle göz yumulan inşaat hataları, denetimsizlik ve açgözlülüktür.

 

Kur’an’ın inşa edemediği insanın yaptığı inşaatlar, işte bu yıkımlara sebep olur.

Kur’an’ı okuyup anlayan, hayatına taşıyan bir insan böyle bir kötülüğü eliyle yapmaz. Çünkü bilir ki bunun hesabı çok ağırdır.

 

İnsani ve Dini Sorumluluğumuz

 

Bu acıların ardından, geride kalanları yalnız bırakmamak, onlara destek olmak insani ve vicdani bir sorumluluktur.

Allah’ın bizden en çok istediği hayırlı işlerin başında zekât ve infak (yardımlaşma) gelir.

 

Yetimlere, öksüzlere ve mağdur kalan insanlara yardım edelim. Onları memnun edelim ki Rabbimizin rızasını kazanalım.

 

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

 

> “Ahirette bana en yakın olacak olanınız, yetimi ve öksüzü sevindiren, ona el uzatandır.”

 

 

 

Bu dünyada kendi elleriyle kötülük yapıp zenginleşenler, ahirette bunun hesabını vereceklerini unutmasınlar.

 

Allah’a emanet olun.

 

Bayram Tan

 

 

Makalenin tamamını oku