Aksarayda ki müstakil evimizin ana kapısından girince tam karşınızda , bir duvar halısı üzerinde siyasetçi olduğu gayet belli olan bir resim görürdünüz.
Dedem yaptırmış ve evimize asmış.
Duvarımıza asılan o duvar halısında ki resim, 17 Eylül 1961 tarihinde , Yassiada da sözde bir mahkeme ile yargılanıp, henüz yargılama aşamasında, İmralı adasında mezarları kazınan ve idam kararı Milli Birlik Komitesi denilen , bir avuç vicdan ve adalet duygularını yitirmiş subayların parmak kaldırmalarıyla , İmralı adasında asılan Adnan Menderesti.
Bizim aile içinde, ülkedeki milyonlarca kişi içinde Adnan Menderes, çok özel bir yere sahipti. Çünkü, o ve partili arkadasları, tek parti iktidarına son vermiş, gercek anlamda ülkeyi demokrasiye geçirmişlerdi.
Cihad Baban, Politika Galerisi isimli kitabında şöyle tarif eder!
” İnce, düz ve bıçak gibi dudaklar, her ihtimali düşünerek konuşan bir ağız, arkaya taranmış düz saçlar, iri kol düğmeleri ve ince iskarpinler.
Atatürk’ün kurduğu Chp de siyasete baslamış, Aydınlı bir çiftçi!
Atatürk sonrasında ki Chp den istifa ederek, Celal Bayar, Refik Koraltan ve Fuad Köprülü ile birlikte yeni bir parti kurdular.
Demokrat Parti!
1950 seçimlerinde, ülke tarihinde en yüksek oy oranı ile seçimï kazandı.
Celal Bayar Cumhurbaskanı,
Adnan Menderes Basbakan,
Refik Koraltan Meclis Baskanı,
Fuad Köprülü ise Dişişleri Bakanı oldu.
Ülkede zamanla gelismeler oldu.
Barajlar yapildı.
Yollar yapıldı.
Tarımda modern teknolojiler kullanıldı.
Milletin cebi para gördü ama bunun yanında hazine yoksullaşmaya başladı.
Ülke Abd’nin etkisine girdi.
Nato üyesi olmamız sebebiyle Kore Savaşına asker gönderildi.
Güç eline geçtikçe, klasik liderler gibi , özellikle muhalefet üzerine baskılar artti.
Öğrenci yürüyüsleri çoğaldı.
Özel yaşamı konuşulmaya başlandı.
Askerler ve öğretim üyeleri rahatsız oldular.
Fuad Köprülü, görevinden ve partiden istifa edip yerine İmralıda darağacına gidecek olan Fatin Rüstü Zorlu getirildi.
Kıbrıs meselesi ile ilgilenildi.
Ama, darbe’nin ayak sesleri iyice yaklaşmıştı.
İsmet Ïnönü, meclis konuşmasìnda uyardı!
” Sïzi, ben bile kurtaramam”.
Kurtaramamıştı veya kurtarmak istememişti.
27 Mayıs 1960 da darbe gerçekleştı.
Sözde Atatürk ilkelerine bağlı subaylar tarafından.
Oysa, O Menderes, ” Atatürk’ü koruma kanunu” nu çıkaran ve ” Anıtkabir”i inşa ettiren kişiydi.
Yassiada da göstermelik bir mahkeme ile yargılandılar, çok komik meseleler gündeme getirildi. Karar zaten verilmişti.
15 kisi hakkında idam kararı çıktı.
Celal Bayar, yaş haddinden hapise çevrildi, sadece 3 kişi’nin idamı onaylandı.
Basbakan Adnan Menderes
Dışişleri Bakanı Fatin Rüstü Zorlu
Maliye Bakanı Hasan Polatkan.
16 Eylül 1961 günü iki bakan,
17 Eylül günü ise Adnan Menderes, İmralıda idam edildiler.
Darbenin önemli isimlerinden Cemal Madanoğlu; Eğer secim kararı alsaydı darbeyi yapmazdık dedi.
Böyle olacağını öngöremedi.
Yargılanma sürecinde; Bu işlerden kurtulursam, Aydındaki çiftliğimden dısarı asla çıkmayacağım demişti.
Ama, bir daha asla orayı göremedi.
Londra da düşen uçağından kurtulan Basbakan, İmralı da bir darağacında son nefesini verdi.
İmralı adası hapishane müdürü’nün anılarında, idama gidecek olmasına rağmen beyefendiliğinden, saygısından asla vazgeçmedi der.
Yine Cihad Baban, Menderes’in hayatını Yahya Kemal’in Üsküdar şiirinde ki dizelere benzetir.
“Hava karardıkça ışıklar yanar, kuvvetlenir,
Bir an gelir ki Kız kulesinden Çamlıca’ya kadar,
Gece ilerledikçe, ışıklar yavaş yavaş söner,
Bir süre sonra da büsbütün karanlığa gömülür gider.”
Her kişi yaptıklarıyla elestirilir, muhalefet edilir, kavga dahi edilir ama asılmak, onun tüm yaptıklarını kahramanlık sıfatında toplar.
Bugün bile siyasete bu idamlar yön vermektedir.
Mekanları Cennet Olsun.
Allah’a Emanet Olun.
Bayram Tan.
The post DARAĞACINDA BİR BAŞBAKAN first appeared on Hollanda Haberleri.