Son yıllarda iş ve özel yaşam arasındaki denge, çalışanların talepleri arasında en ön sıralara yükseldi. Dünya genelinde yapılan kapsamlı bir araştırma, bu dengenin artık maaş gibi geleneksel iş kriterlerinden daha öncelikli görüldüğünü ortaya koyuyor.
Araştırmaya katılan 35 ülkeden 26.000’den fazla kişinin %83’ü, iş-yaşam dengesinin önemli olduğunu belirtirken, maaşın bu oranının bir tık altında kalması dikkat çekti. Hollanda’da ise çalışanların iş tercihlerini belirlerken hem maaşı hem de özel hayatla uyumlu bir iş düzenini önceliklendirdiği görülüyor. Ancak iş-yaşam dengesi bozulduğunda istifa oranlarının yükseldiği de gözlemleniyor.
Özellikle geçen yıl iş değiştiren çalışanların %33’ü, dengenin bozulması veya çalışma atmosferinden hoşnutsuzluk nedeniyle bu kararı aldığını belirtti. Bir önceki yıl ise bu oran %21 seviyesindeydi. Çalışanların beklentilerindeki bu değişim, iş dünyasında yeni standartlar oluşturuyor.
Davranış bilimciler, işverenlerin bu taleplere kayıtsız kalamayacağını vurguluyor. İş-yaşam dengesinin korunması hem çalışanların mutluluğunu hem de iş verimliliğini artırıyor. Ayrıca, farklı nesillerin farklı beklentiler taşıdığına da dikkat çekiliyor. Esnek çalışma saatleri veya topluluk duygusunu ön plana çıkaran iş ortamları, bu beklentilere cevap vermek adına önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Araştırmaya göre sıkı işgücü piyasası da çalışanların beklentilerindeki artışı destekleyen bir etken. İnsanlar, kendilerini daha güçlü bir konumda hissederek işverenlerden daha fazlasını talep ediyor. Bu durum, iş dünyasında dengelerin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini açıkça ortaya koyuyor.