Döner Kebap Mücadelesi: Türkiye’nin AB’de Kültürel Mirasını Koruma Hamlesi
Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in döner keserken verdiği poz, Avrupa’da sessizce yürüyen kültürel bir çekişmenin sembolü oldu. Bugün milyonlarca Avrupalının severek tükettiği döner kebabın asıl sahibi kim? Bu soru, Türkiye ile Almanya arasında diplomatik bir “döner mücadelesi”ni gündeme taşıdı.
Türkiye’nin AB Başvurusu
Türkiye, Nisan 2024’te döner kebabın Avrupa Birliği’nde “Garantili Geleneksel Spesiyalite” (TSG) statüsüyle tescillenmesi için resmi başvuru yaptı. Başvurunun arkasında, Türkiye merkezli Uluslararası Döner Federasyonu (UDOFED) bulunuyor.
TSG etiketi, İspanya’nın Serrano jamonu ya da İtalya’nın Napoli pizzası gibi geleneksel ürünlere verilen prestijli bir koruma statüsü anlamına geliyor. Tescil alınırsa, Avrupa’da “döner kebap” ismi yalnızca belirli Türk tarifine uygun olarak hazırlanmış ürünlerde kullanılabilecek.
Türkiye’nin Gerekçeleri
Döner kebap, Osmanlı’dan bu yana Türk mutfağının önemli bir parçası.
Geleneksel tarifin ve yapım tekniklerinin korunması gerekiyor.
Kültürel mirasın ticari olarak sömürülmesinin önlenmesi hedefleniyor.
Almanya’nın İtirazı
Almanya Federal Gıda ve Tarım Bakanlığı, Türkiye’nin bu girişimine resmen itiraz etti. Alman yetkililer, 1970’lerde Berlin’deki Türk göçmenlerin döneri pide ekmeğiyle servis ederek yerel damak zevkine uyarladığını hatırlatıyor. Bu nedenle:
“Berlin döneri”nin artık Alman gastronomisinin parçası olduğu savunuluyor.
Almanya’da her gün yaklaşık 3 milyon döner satılıyor.
Tescilin, binlerce yerel üretici ve işletmeyi olumsuz etkileyebileceği belirtiliyor.
AB’deki Süreç
Avrupa Komisyonu, Türkiye ve Almanya’ya Mart 2025’e kadar uzlaşma için süre tanıdı.
Süreç üç aşamada ilerledi:
1. Danışma Dönemi: Temmuz 2024’te tamamlandı.
2. İtiraz Süreci: Almanya ve 10 farklı kuruluş resmi itiraz sundu.
3. Müzakere Dönemi: Altı aylık müzakereler hâlen sürüyor.
AB Komisyonu’na yakın kaynaklar, Türkiye’nin başvurusunun tamamen kabul edilmesinin zor göründüğünü; bu nedenle Avrupa’daki kebapçılar için mevcut uygulamaların şimdilik değişmeyeceğini aktarıyor.
Türkiye’nin Lobi Çalışmaları
Türk tarafı bu süreci yalnızca Brüksel bürokrasisine bırakmıyor.
Diplomatik kanalları aktif biçimde kullanıyor.
Kültürel miras vurgusunu AB başkentlerinde öne çıkarıyor.
Üye ülkelerle ikili görüşmeler yürütüyor.
Ekonomik Boyut
Mücadelenin ardında milyarlarca avroluk bir pazar var:
Almanya’da döner sektörü yaklaşık 5 milyar avroluk hacme sahip.
Avrupa genelinde 40 bini aşkın döner dükkanı faaliyet gösteriyor.
Yüz binlerce kişi geçimini bu sektörden sağlıyor.
Kültürel ve Sosyal Yansımalar
Göçmen Kültürünün Sınavı
Döner tartışması, göçmen kültürlerinin Avrupa’da nasıl konumlandığının da göstergesi:
Türk göçmenlerin Almanya’ya kattığı kültürel değerler,
Kültürel asimilasyon ile koruma arasındaki hassas denge,
Çok kültürlülüğün geleceği bu tartışmalarla yeniden gündeme geliyor.
Kimlik ve Mülkiyet Tartışması
Bu mesele, “Alman döneri” ile “Türk döneri” arasındaki farktan öte, kültürel mülkiyet haklarını ve göçmen toplumların anavatanlarıyla bağlarını da tartışmaya açıyor.
Dünyadan Benzer Örnekler
Bu tür kültürel miras kavgaları Avrupa’da sıkça yaşanıyor:
Yunanistan’ın feta peyniri için verdiği ve kazandığı mücadele,
İtalya’nın pizza ve makarna tescilleri,
Fransa’nın şampanya koruması.
Bu örnekler, gastronomik mirasın uluslararası hukukla korunmasının önemini vurguluyor.
Sonuç: Döner Diplomasisi
Türkiye açısından bu süreç yalnızca bir gıda tescili değil:
Kültürel Miras: Türk mutfağının özgünlüğünün tanınması.
Ekonomik Değer: Türk üreticilerin pazardaki konumunun güçlenmesi.
Diplomatik Prestij: AB nezdinde kültürel hakların savunulması.
Ancak mevcut tablo, Türkiye’nin başvurusunun tam anlamıyla kabul edilmesinin zor olduğunu gösteriyor. Uzmanlar, “Berlin Döneri” gibi yerel çeşitlerin de tanındığı, iki tarafın uzlaşacağı bir ara formülün daha olası olduğu görüşünde.
Kim kazanırsa kazansın, döner kebab Avrupa sokaklarında çoktan kök salmış bir lezzet ve kültürler arası bir köprü olarak kalacak. Bu “döner diplomasisi”, göçmen toplulukların Avrupa’ya katkısının ve kültürel mirasın korunmasının önemini bir kez daha hatırlatıyor.
Haber:NHABER.NL