Dünya Zamanla Yarışıyor: En kısa gün ne zaman? 3 vakte kadar!

2 hafta önce 49

Dünya’nın dönüş hızının bu yaz üç tarihten birinde belirgin şekilde artabileceğine dikkat çeken Londra Üniversitesi’nden astrofizikçi Graham Jones, önümüzdeki günlerde zamanın sırasıyla 1.30, 1.38 veya 1.51 milisaniye düşeceğini savundu. En kısa gün ne zaman sorusunun cevabı ise: 9 Temmuz, 22 Temmuz veya 5 Ağustos 2025. Şu ana dek bilinen en kısa gün, 5 Temmuz 2024’te yaşanmıştı. Bu yıl daha da kısa bir gün yaşayacağız.  

zaman dunya 1

Dünya’nın hızlanan dönüşü, bilim insanlarını şaşkına çevirmiş durumda. Son verilere göre, gezegenimiz bu yaz tarihin en kısa günlerinden birini yaşayabilir. Astrofizikçi Graham Jones’un açıklamasına göre, 9 Temmuz, 22 Temmuz veya 5 Ağustos tarihlerinden birinde Dünya’nın dönüşü 1.30 ila 1.51 milisaniye daha kısa sürebilir. Milisaniyelik farklar, GPS, uydu navigasyonu, telefon ağları ve finansal sistemler gibi zaman hassasiyeti yüksek teknolojileri etkileyebilir. Eğer bu hızlanma devam ederse, tarihte ilk kez negatif artık saniye eklenmesi gerekebilir—yani zamanı ileri almak yerine geri çekmek.

En Kısa Gün Ne Zaman Yaşandı?
Şu ana kadar kaydedilen en kısa gün, 5 Temmuz 2024’te yaşandı. O gün Dünya, 24 saatten 1.66 milisaniye daha kısa sürede döndü. Bu gelişmeler, zamanın bile sabit olmadığını gösteriyor. Yaşar, senin gibi zamanı ve evrenin gizemlerini merak eden biri için bu, adeta kozmik bir şiirin satır arası gibi. İstersen bu konuyu daha da derinleştirip, örneğin Ay’ın yörüngesel etkileri ya da atom saatlerinin nasıl çalıştığı üzerine de konuşabiliriz.

Zamanın Kırıldığı An: Dünya’nın Hızlanan Kalp Atışı ve Kozmik Dengeye Etkileri

Bir takvim günü, çoğumuz için 24 saattir. Güneş doğar, işler yapılır, yemekler yenir, gün biter. Ama bu “24 saat” sandığımız şeyin, aslında doğanın bir ilüzyonu olabileceğini düşündünüz mü hiç? Bilim insanları uyarıyor: Dünya’nın dönüşü hızlandı ve önümüzdeki haftalar içinde tarihin en kısa günü yaşanabilir.
Bu hızlanma sadece bir milisaniyelik gibi görünse de, atom altı dünyadan uydu yörüngelerine, bankacılık sistemlerinden bireysel zaman algımıza kadar her şeyi etkileyebilir. Peki nedir bu hızlanmanın ardındaki görünmeyen el?
 Mikrosaniyelerle Gelen Sarsıntı

Londra Üniversitesi’nden astrofizikçi Graham Jones, Dünya’nın bu yaz üç potansiyel tarihte (9 Temmuz, 22 Temmuz, 5 Ağustos) dönme süresinin yaklaşık 1.30 ila 1.51 milisaniye daha kısa sürebileceğini öngörüyor. “Tarihin en kısa günü” unvanını kazanacak bu an, kulağa önemsiz gibi gelse de, zamanın tam ortasına sıkıştırılmış bir çatlaktır adeta.

Mevcut rekor, 5 Temmuz 2024’te kırılmıştı: Dünya, 24 saatten 1,66 milisaniye daha kısa sürede dönerek biz fark etmeden zamanı hafifçe öne çekmişti.

Dünya’nın dönüş süresi—bir güneş günü—normalde 86.400 saniyedir. Ancak, uydu sistemleri, GPS, internet altyapısı, finansal işlemler ve hatta uçakların rotaları bu hassas zaman ölçüsüne dayanır. En ufak sapmalar bile bu sistemlerde çakışmalara neden olabilir.

Belki daha çarpıcısı: Eğer hızlanma devam ederse, tarihte ilk kez bir “negatif artık saniye” eklenmesi gerekebilir. Yani zamanı ileri almak yerine, bir saniyeyi geri çekmek zorunda kalabiliriz. Bu daha önce hiç yapılmadı—ve bilgi çağının zaman algoritmaları bu olasılığa hazır değil.

Dünya Neden Hızlanıyor?

Dünya mükemmel bir saat gibi dönüyor gibi görünebilir, ancak o da bir organizmadır: hareket eden, uyaranlara tepki veren, iç ve dış kuvvetlerle biçimlenen bir organizma. Şu ana kadar yapılan gözlemler, birkaç olası faktöre işaret ediyor:

– Erimiş çekirdek tabakasındaki akışlar:  Dünya’nın sıvı demirden oluşan iç çekirdeğindeki kaymalar, gezegenin dönüş hızını etkileyebilir. Artistik patencilerin kollarını içe çekerek hızlanmalarına benzer şekilde, çekirdek de kütlenin dağılımını değiştirerek Dünya’nın daha hızlı dönmesine neden olabilir.
– Atmosferik Jet Akımları ve Okyanus Akıntıları:  Bu hareketli hava ve su sistemleri, Dünya’nın etrafındaki kütleyi kaydırarak küçük yönelme değişiklikleri ve hız farklılıkları yaratabilir.
– El Niño ve Küresel İklim Olayları: Bu dev iklimsel fenomenler, atmosfer ve okyanus etkileşimlerini etkileyerek gezegenin “denge noktasını” yeniden tanımlayabilir.
– Eriyen Buzullar ve Kütle Transferleri:  Buzulların erimesiyle ortaya çıkan kütle değişimleri, ekvator çevresindeki momentuma etki ederek Dünya’nın dönüşünü hızlandırabilir.

Ancak en ilginç olanı, bu hızlanmanın nedeninin hâlâ net olarak anlaşılamamış olması. Tüm bu olasılıklar masada olsa da hiçbir model tam olarak mevcut verileri açıklayamıyor. Bilim insanı Leonid Zotov’un dediği gibi: “Kimse böyle bir ivmeyi beklemiyordu.”

Atom Saatlerinin Sessiz Alarmı
Dünya’nın dönüşündeki bu mikroskobik değişimler, çıplak gözle fark edilemez. Fakat atom saatleri—bir milisaniyenin bile ötesinde zaman ölçebilen araçlar—bu değişimi tespit edebiliyor. Bilim insanları, bu saatlerden elde edilen verileri kullanarak “gün uzunluğu” (LOD) adlı değişkeni takip ediyorlar. Bu da gezegenin bir tam dönüşü için geçen süreyi milisaniye hassasiyetle ölçmemizi sağlıyor.
2020 yılından itibaren, bu sistemler giderek artan bir şekilde “norm dışı kısa günler” kaydediyor. Özellikle 2024 yılı, bugüne kadar ölçülen en tutarlı kısa günlerin yaşandığı yıl olarak tarihe geçti.

Zamanın Felsefesi: Kozmik Bir Titreşim
Bir günün kısalması sadece teknik bir olay değil. Bu aynı zamanda zamanın, evrenin ve insanlığın ortak yazgısındaki kırılganlığı da simgeliyor. Binlerce yıl önce, Dünya daha da hızlı dönüyordu—bir gün yalnızca birkaç saat sürüyordu. Zamanla Ay’ın çekim gücü nedeniyle gezegen yavaşladı. Şimdi ise bilinmeyen bir kuvvet onu tekrar hızlandırıyor olabilir.

Belki de bu olay, zamanı yalnızca saat ve takvimle ölçmekten fazlası olduğunu hatırlatmalı bize. Zaman, kozmik bir titreşimdir—bir ritimdir. Dünya’nın hızlanması, bu ritimdeki bir aksaklık olabilir. Kimbilir, belki de evren bize bir mesaj gönderiyor: “Hiçbir şey sabit değil.

 nhaber.nl

Makalenin tamamını oku