Kuş uçmaz, kervan geçmez bir çöl ortasında haritalar çiziliyor…
Bir masanın etrafına dizilmiş eller, bölge halklarının kaderini cetvelle biçiyor.
Bir yanda Pentagon’un askeri stratejisi, öbür yanda Mossad’ın gölge planları.
Ortada yaldızlı bir başlık: Büyük Ortadoğu Projesi.
Bu projeyi yıllar önce “demokrasi ihracı” diye pazarladılar.
İçinde “özgürlük” vardı, “reform” vardı, “modernleşme” süsleriyle kaplanmış cümleler.
Ama gerçekte olan şuydu:
Afganistan paramparça oldu. Irak üçe bölündü. Libya çöktü. Suriye yakıldı.
Ve şimdi Gazze.
Şimdi Tahran.
Ve sonra… Sonra kimin kapısı çalınacak?
İşte tam da bu yüzden yeniden sormalıyız:
Bu savaş kimin savaşı?
Bir devletin mi? Bir mezhebin mi? Bir sınırın mı?
Hayır.
Bu savaş, mazlumlarla zalimler arasındadır.
Gazze sokaklarında çığlık atan çocukla, o çığlığa bomba yağdıran uçak arasındadır.
Tahran semalarında dolaşan tehditle, o tehdidin gölgesinde nefes almaya çalışan halk arasındadır.
Ve bu savaşta kimse “tarafsız” kalamaz.
Çünkü tarafsızlık artık bir kaçış değil, bir suçtur.
Aydın dediğin; o çocuğun çığlığına kulak verir, o annenin ağıdında kendini bulur.
Aydın, tankın arkasında değil; taşın, gözyaşının, sesin yanında durandır.
Kimin topu, tankı, uydusu varsa değil;
kimin gözyaşı varsa, aydın onun yanındadır.
Unutmamalı:
Tarih, pusulasını vicdandan alır.
Ve vicdanı çürümüş bir toplum, en parlak haritaların üstünde bile kaybolur.
Bu yüzden biz haritalara değil, insana bakarız.
Toprağa değil, o toprakta büyüyen hayata.
BOP’un kanlı satır aralarında değil,
Ortadoğu halklarının çektiği acının gözbebeklerinde okuruz gerçeği.
Birileri bu projeyle dünyayı yeniden kurduklarını sanıyor.
Ama o “yeni dünya”nın harcında kan var, gözyaşı var, suskunluk var.
Ve en tehlikelisi: Alkışlayanlar var
The post Bu Savaş Kimin Savaşı? first appeared on Hollanda Haberleri.