astroenteroloji ve Dahiliye Uzmanı Prof. Dr. Aytaç Atamer, günümüzde sıkça karşılaşılan önemli bir sağlık sorunu olan kabızlık hakkında kapsamlı bilgiler verdi. Prof. Dr. Atamer, kabızlığın nedenlerini ve risk faktörlerini açıklarken, beslenme alışkanlıkları ve günlük rutin değişiklikleriyle bu sorunun nasıl önlenebileceğine dair önemli tavsiyelerde bulundu.
Prof. Dr. Atamer, kabızlığın tanımını yaparak söze başladı: “Bir kişiye kabız diyebilmemiz için haftada üçten az dışkılama seferinin olması gerekir.” Ancak dışkılama sayısının tek başına bir belirti olmadığını vurgulayan Atamer, “Zor ve sert dışkılama, elle ya da parmakla çıkartılmış olması, büyük abdestini yaparken zorlanma ve tam boşaltım sağlanamaması gibi durumların hepsini kabızlık olarak adlandırmak mümkün,” ifadelerini kullandı.
Kabızlığın temelinde yatan en önemli faktörün beslenme ve diyet alışkanlıkları olduğunu belirten Prof. Dr. Atamer, özellikle yetersiz su ve lifli gıda tüketiminin sağlıklı bireylerde bile kabızlığa yol açabileceğine dikkat çekti. “Maalesef günümüzde su yeterince içilmiyor. Bunun yerine çok fazla çay, kahve, kola gibi gazlı içecekler tercih ediliyor, ancak bunlar suyun yerini tutmaz,” uyarısında bulundu.
Risk Faktörleri ve Yaş Grupları
Prof. Dr. Atamer, kabızlığın her yaş ve cinsiyette görülebilmekle birlikte, orta ve ileri yaşlı kadınların bu sorundan daha sık şikayetçi olduğunu belirtti. Yaşlılarda kabızlığın daha yaygın olmasının nedenlerini ise şöyle sıraladı: “Yaşlanmayla beraber bağırsak hareketlerinin yavaşlamış olması, yeteri kadar su tüketilmemesi, hazır gıdalar tercih edilmesi ve en önemlisi de hareketsizlik kabızlığın önde gelen nedenleridir. Kullanılan ilaçlar da kabızlığa neden olabilir. Bu nedenle yaşlı bireylerin sosyal hayata karışması ve aktif yaşamaları kabızlığın önlenmesinde önemli rol oynayan faktörler arasında gelir.”
Kabızlığı Önlemenin Yolları: Beslenme ve Günlük Rutin
Kabızlığın tedavisinde öncelikle nedeninin belirlenmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Atamer, altta yatan bir hastalık olmaması durumunda diyetin en önemli tedavi yöntemi olduğunu söyledi. Bu bağlamda, “Bol miktarda lifli diyet tüketilmeli ve beraberinde bol miktarda su alınması gerekir,” tavsiyesinde bulundu.
Lif alımı için öğle ve akşam yemeklerinde sebze, ara öğünlerde ise meyve tüketilmesini öneren Atamer, tüketilmesi gereken yaklaşık 2 litre suyun bağırsaklarda lifli gıdalarla etkileşerek kitle etkisi oluşturduğunu ve böylece bağırsak hareketlerini artırdığını açıkladı. Ayrıca, düzenli yürüyüşler ve egzersizlerin de bağırsak hareketlerini olumlu yönde etkilediğini belirtti. Prof. Dr. Atamer, beslenme düzenine ek olarak kuru incir ve kuru erik gibi besinlerin de tüketilmesini ve alkol ile sigaradan uzak durulması gerektiğini ifade etti. Ruh halinin de bağırsak sağlığı üzerinde etkili olduğunu belirten Atamer, “Ne kadar mutlu ve hareketli olursak bağırsaklarımız da o kadar mutlu ve hareketli olmuş olur ve böylece kabızlık sorunumuzu engellemiş oluruz,” dedi.
Yaşlılarda Kabızlık ve Çözüm Önerileri
Yaşlılarda kabızlığın, yaşa bağlı bağırsak hareketlerinin ve metabolizmanın yavaşlamasıyla birlikte görülebilecek ek hastalıklardan da kaynaklanabileceğine değinen Prof. Dr. Atamer, bu durumda öncelikle altta yatan hastalıkların tedavi edilmesi gerektiğini vurguladı. Yaşlılarda kabızlığı önlemenin anahtarının hareket ve yeterli su tüketimi olduğunu belirten Atamer, yaşlılarda susama hissinin azalabileceği için su tüketimine özellikle dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Gerekli durumlarda bağırsak hareketlerini düzenleyen ilaç tedavisine de başlanabileceğini ekledi.
Tuvalet Refleksini Bastırmanın Olumsuz Etkileri
Prof. Dr. Atamer, özellikle kadınların dışarıda tuvalete gitmeme alışkanlığının tuvalet refleksini kırması anlamına geldiğini ve bu durumun zamanla kabızlığı artırdığını vurguladı. “Bu sebeple kişinin tuvalet ihtiyacı geldiğinde uygun bir mekan bulup hemen ihtiyacını gidermeli,” uyarısında bulunan Atamer, uzun süren kabızlığın bağırsaklarda uzamaya ve hareketsizliğe yol açabileceğini, kansere neden olmasa da yaşam kalitesini olumsuz etkileyebileceğini belirtti. “Bağırsaklar ikinci beynimizdir. Hareket, bol sıvı ve bol lifli diyetle kabızlığı çözmek mümkündür,” şeklinde konuştu.
Pratik Öneriler ve Gastrokolik Refleks
Son olarak Prof. Dr. Atamer, sabahları aç karnına bir bardak ılık su içmenin bağırsak hareketlerini artırarak kabızlığı önleyeceğini ifade etti ve bu durumun gastrokolik refleks olarak adlandırıldığını açıkladı. “Bu şekilde bağırsaklarımızın boşalması kolaylaşır. Tuvalette ayakları hafifçe yükseğe çekmek de daha rahat boşaltım sağlar,” diyerek sözlerini tamamladı.