Ramazan ayı, İslam dünyasında manevi duyguların en yoğun yaşandığı, yardımlaşma ve dayanışmanın zirveye çıktığı kutsal bir dönemdir. Ancak ne yazık ki, bu manevi atmosferi istismar edenler her yıl sahneye çıkıyor. Cami yöneticileri, cemaat liderleri ve kendini “kanaat önderi” olarak tanıtan bazı kişiler, halkın inancını ve vicdanını suistimal ederek büyük miktarlarda para topluyor. Peki, bu paralar gerçekten ihtiyaç sahiplerine mi ulaşıyor? Yoksa bir avuç kişinin çıkarları için mi harcanıyor?
Bağışlar Kime Gidiyor?
Ramazan boyunca, özellikle cuma namazları ve teravihlerde, çeşitli camilerde ve dini cemaatler aracılığıyla büyük miktarlarda para toplanıyor. Halk, saf ve temiz duygularıyla bu yardımları yaparken, aslında bu paraların nereye gittiğini tam olarak bilmiyor. Cemaat liderleri ve cami yöneticileri, ellerinde makbuz benzeri kağıtlarla veya birkaç bağış fotoğrafıyla bu süreci şeffaf göstermeye çalışıyor. Ancak gerçek şu ki, çoğu zaman bu paraların nerede kullanıldığına dair herhangi bir hesap verilmiyor.
Örneğin, sıradan bir camide bir cuma namazında 300 bin euro gibi büyük bir miktarın toplandığı söyleniyor. Peki bu para nerede? Hangi ihtiyaç için harcandı? Kaç kişiye gerçekten yardım edildi? Yoksa bu paralar belirli grupların cebine mi gitti?
Cami İnşaatları Bahane, Para Toplamak Şahane!
Bir diğer sömürü alanı ise “cami yapıyoruz” bahanesiyle yapılan bağış kampanyalarıdır. Avrupa’daki Müslüman toplumun nüfusu belli, camiye giden kişi sayısı belli. Peki, gerçekten yeni camilere ihtiyaç var mı? Hangi bilimsel çalışmaya dayanarak bu camilerin gerekli olduğu söyleniyor?
Hollanda gibi bir ülkede, camiye gidenlerin sayısı her geçen yıl azalırken, neden sürekli yeni camiler için para toplanıyor? Ve asıl önemli soru: Toplanan paralar gerçekten camilere mi harcanıyor, yoksa bu iş bir rant kapısına mı dönüştü?
Bugün birçok şehirde lüks binalarda oturan, en pahalı arabalara binen, ticaret yapan ve maddi gücü yüksek olan bazı cemaat liderleri ve cami yöneticileri var. Bunlar gerçekten halkın bağışlarıyla cami yapmaya mı çalışıyor, yoksa bu paraları kendi çıkarları için mi kullanıyor?
Halkın İnancı Sömürülüyor
Dini duyguların en yoğun olduğu Ramazan ayı, ne yazık ki en büyük suistimallerin de yaşandığı ay oluyor. Şu yöntemler sürekli karşımıza çıkıyor:
Kapı kapı dolaşıp bağış isteyenler: “Şu cami için, şu hayır işi için” diyerek para toplayan kişiler, çoğu zaman bu bağışların nerede kullanılacağını açıklamıyor.
Camilerde yapılan bağış kampanyaları: Hutbelerde veya namazlardan sonra toplanan paralar hakkında hiçbir şeffaf raporlama yapılmıyor.
Cemaat baskısı: Bağış yapmayanlar, toplum içinde mahcup edilerek manevi baskı altına alınıyor.
Sahte yardım kampanyaları:
Yetim çocuklara, fakir ailelere yardım” adı altında paralar toplanıyor ama bu paraların gerçekten ihtiyaç sahiplerine ulaşıp ulaşmadığı bilinmiyor. Ulaşan ise yüzde kaçı ulaşmakta.. Bu yardımı toplayan, ne kadar iyi biri?
İnançlı insanlar, hayır yapmak istiyor. Ancak bu iyi niyet, bazı art niyetli kişiler tarafından her Ramazan ayında tekrar tekrar sömürülüyor.
Şeffaflık ve Denetim Şart!
Bu durumu değiştirmek için halk olarak şu soruları sormamız gerekiyor:
Toplanan paralar gerçekten nereye gidiyor?
Bu bağışları toplayan kişilerin hesapları neden denetlenmiyor?
Yardımlar neden bağımsız kuruluşlar tarafından raporlanmıyor?
Avrupa’da yaşayan Müslümanlar neden sürekli bağış yapmaya zorlanıyor?
Bu bağışı toplayanlar ne kazanıyor..
Bu bağışı toplayanları hangi tarafsız kurum denetliyor?
Eğer bu soruları sormaz ve hesap sormazsak, bu sömürü düzeni her yıl devam edecek. Ramazan ayı, halkın cebindeki paraların birilerinin servetine dönüşmesi için bir fırsata dönüştürülememeli!
Aldatılmaya Devam mı Edeceğiz?
Bizler, her Ramazan’da kandırılmaya devam mı edeceğiz? Yoksa artık sorular sorarak, bağışlarımızın gerçekten ihtiyacı olan insanlara gitmesini mi sağlayacağız?
Unutmayalım: İnanç, para toplama aracı değildir. Dini duygularımızın üzerinden kazanç sağlayanlara dur demeliyiz. Şeffaflık olmadan güven olmaz, güven olmadan gerçek yardımlaşma olmaz.
Önümüzdeki hafta, “Ana vatanımızda doğal felaketler ve öğrenci bursları bahanesiyle toplanan yardımlar nasıl servete dönüştü?” başlıklı yazımızda bu konunun daha geniş bir boyutunu ele alacağız.