PAPA’NIN GÖLGESİNDE ÇAM AĞACI

5 gün önce 53

Papa Türkiye’ye geldi, ağırlandı, uğurlandı…

 

Ardından memleket her zamanki alışkanlığıyla bambaşka tartışmaların içine savruldu. Ama ne hikmetse, ziyaretin kendisi değil; sosyal medyada kopan kıyamet konuşuldu.
Aralık ayı geldi mi hortlayan bir memleket alışkanlığı vardır; bu kez Papa’nın gelişiyle iyice kabardı:

 

 

“Yılbaşı ağacı caiz mi, değil mi?”
“Hadi bakalım, Papa’ya susanlar çam ağacına da susacak mı?”

 

Sanki ülkenin bütün meseleleri çam ağacının tepesindeki ampule bağlanmış gibi…

 

Ekonominin durumu ortadayken Noel Baba’nın sakalına takılmak daha kolay geliyor belli ki. Memleketin gündemi, kimi zaman bir çam iğnesi kadar hafif.

 

Bu curcunanın içinden çekilip asıl meseleye bakmak gerek:
Türklerin ağaca duyduğu asırlık saygı…

 

Orta Asya’dan beri ağaç bizim kültürümüzün belkemiği. Kayın ağacı sadece bir ağaç değildi; soydu, aileydi, gölgesiydi insanın.
Kayınbaba, kayınana, kayınbirader…
Dilimize kadar sinmiş.

 

Eski Türk inancında ağaç, evreni ayakta tutan kozmik eksendi. Kökü yeraltında, gövdesi dünyada, dalları gökte…

 

Tanrı katının kapısı bile o dalların arasından açılırdı. Kamlar eğitimini ağacın gölgesinde tamamlar, öldüğünde ruhunun yine o ağaç üzerinden göğe yükseldiğine inanılırdı. Kam davulunu kayın dalına asmak bir folklor numarası değil; dünya tasavvuruydu.

Anadolu’ya gelince kültür dönüşmedi, biçim değiştirdi sadece.
Çınar, çam, sedir, servi, ıhlamur…
İslamiyet’le birlikte hurma, nar, elma, gül…
Ağaç hep varlığını sürdürdü.

Devlet bile ağacı sembol yaptı. Osmanlı’nın nahıl şenliklerindeki süslü hurma ağaçları bunun kanıtı. Sarayda, çinide, halıda, mimaride… Ağaç yaşamı, bereketi, merkezi otoriteyi anlatırdı.
Yani Türk kültürü ağaca hep ruh verdi; hiçbir zaman “çöp konteynerinin yanına dikilen belediye fidanı” seviyesine düşürmedi.

 

Mezarlıklara ağaç dikme geleneği de buradan gelir. Eski Türklerde ruh göğe ağaç üzerinden yükselirdi; Anadolu’da bu, kabir başına servi dikme geleneğine dönüştü. O servi hem ölüyü onurlandırır hem de yaşayanlara sessiz bir ders verir:
İnsan geçer; ağaç kalır.
İnsan ölür; gölgesi yaşar.

 

Bugün ne oluyor peki?
Beton şehirlere bakın…
Ağaç bir sembol değil, adeta “imar planında görünmesi gereken yeşil leke.”
Parklara değil otoparklara yer açılıyor.
Yılbaşı ağacındaki ışık değil, betonun gölgeyi yenmesi boğuyor bu şehirleri.

 

Bu yüzden asıl soruyu dürüstçe soralım:
Tartıştığımız şey gerçekten çam ağacına takılan ışık mı;
yoksa kendi köklerimizle bağımızın kopuşu mu?

 

İster çaput bağlayın, ister ışık takın, ister gölgesinde sessizce oturun…
Bir tek şartı var: Ağacı yaşatmak.

 

Çünkü ağaç kurursa, kökleriniz kurur.
Bu topraklar uğruna mücadele ettiğiniz topraklar değil;
çorak bir boşluğa dönüşür.

The post PAPA’NIN GÖLGESİNDE ÇAM AĞACI first appeared on Hollanda Haberleri.

Makalenin tamamını oku