Türk Silahlı Kuvvetleri’nin her bir mensubu, Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve devrimlerine bağlıdır. Bu bağlılık, yalnızca bir gelenek değil, aynı zamanda Türk ordusunun varlık sebebidir. Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nı kazanan, modern Türkiye’yi kuran ve ordusunu çağdaş, disiplinli, vatanına sadık bir yapı haline getiren liderdir. Bu gerçeği bilerek yetişen her Türk subayı, Atatürk’e ve onun mirasına sadakatle bağlı olmanın sorumluluğunu taşır. Ancak bugün, bu bağlılığı dile getiren genç teğmenlerin, yani “Mustafa Kemal’in askerleri” olduklarını haykıran subaylarımızın cezalandırılması, tarihimize ve ordumuzun ruhuna vurulmuş ağır bir darbedir.
Beş teğmenin, yemin töreninde “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganını attıkları için ordudan ihraç edilmesi, hem hukuken hem de vicdanen kabul edilemez. Türk ordusunun temeli, vatan ve millet sevgisiyle birlikte Atatürk’ün mirasına duyulan sadakat üzerine kuruludur. Bu bağlılığın cezalandırılması, yalnızca o subaylara değil, Türk milletinin ortak değerlerini zayıflatma girişimidir. Bugün alınan bu karar, yalnızca askeri bir disiplin meselesi olarak görülemez; bu karar, Atatürk’ün mirasını ve onun Türk ordusuna verdiği ruhu zayıflatma girişimine hizmet eder.
Mustafa Kemal Atatürk, 1920 yılında Afyon’da yaptığı konuşmada, orduyu imha etmek isteyenlerin önce subayları hedef alacağını söylemişti:
“Orduyu imha etmek için mutlaka subayları mahvetmek, aşağılamak lazımdır.”
Atatürk, düşmanın subayları öldürerek, aşağılayarak, hor görerek Türk ordusunu çökertmeyi amaçladığını vurgulamış ve şu sözleriyle subaylara seslenmişti:
“Çünkü düşmanlarımız herkesten evvel onları öldürür. Onları aşağılar ve hor görürler. Hayatında bir an olsa bile subaylık yapmış, subaylık izzetinefsini, şerefini duymuş, ölümü küçümsemiş bir insan, hayatta iken, düşmanın tasarladığı ve reva gördüğü bu muamelelere katlanamaz.”
Bugün genç teğmenlerimize yapılan da tam olarak budur: Türk subayının Atatürkçü kimliği hedef alınmakta, ordunun ruhu törpülenmeye çalışılmaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki, Atatürk’ün mirası yalnızca emirle, kararla ya da baskıyla silinecek bir miras değildir. Mustafa Kemaller bu topraklarda hep var olmuştur ve var olmaya devam edecektir.
Bu karar, siyasi kaygılarla alınmış ve belirli kesimlere mesaj verme amacı taşımaktadır. Ancak tarih göstermiştir ki, baskıyla alınan kararlar kalıcı olmamış, milletin vicdanında mahkûm edilmiştir. Bugün alınan bu karar da tarihin hakemliğinde sorgulanacak ve hak ettiği yere konulacaktır.
Tarihiyle, kurumlarıyla, kurucu değerleriyle kavga eden partiler, iktidar olabilir ama muktedir olamaz. Çünkü muktedir olmak, halkın vicdanında yer edinmeyi, milletin değerlerine sahip çıkmayı gerektirir. Atatürk’ün mirasıyla kavga edenler, geçmişte olduğu gibi bugün de kaybetmeye mahkûmdur.
Kimsenin şüphesi olmasın: Türk milletinin bağrında her zaman Mustafa Kemal’in askerleri olacak ve Atatürk’ün fikirleri, tıpkı onun öngördüğü gibi, bu ülkenin geleceğine ışık tutmaya devam edecektir.