“Birbirimizi yargılamakta ustalaştık, ama anlamakta sınıfta kaldık.”
Aynı şehirde yaşıyoruz ama farklı dünyalarda nefes alıyoruz.
Birimiz kahvesini filtreyle, diğerimiz közde pişiriyor.
Birimiz çocuklarına özgürlüğü, diğeri itaati öğretiyor.
Ama ortak bir masada buluşamıyoruz; çünkü artık dinlemiyoruz.
Herkes kendi doğrusuna sığınmış durumda — öyle ki, bir başkasının hikâyesine kulak vermek bile tehdit gibi geliyor.
Toplum ikiye bölünmüş değil, kopmuş durumda.
Bir taraf “gelenek” diyor, öbürü “özgürlük.”
Oysa ikisi de aynı insani ihtiyacın farklı ifadeleri: ait olmak ve kendi olmak.
Ama biz, aradaki dengeyi kaybettik.
Köklerimizi savunurken duvar ördük, yeniliği ararken köksüzleştik.
İnanç, giyim, dil, düşünce… Hepsi artık kimlik göstergesi değil, taraf seçme aracına dönüştü.
Bir insanın ne düşündüğünü sormadan, ne giydiğine bakarak karar veriyoruz.
Farklı olana saygı duymayı unuttuk; çünkü herkes kendi mahallesinin alkışını istiyor.
Halbuki bir toplum, sessiz çoğunluklamrın değil, birbirini dinleyebilen azınlıkların omzunda ayakta kalır.
Köprüler yıkılınca, hakikat iki yakada kaldı.
Artık kimse geçmek istemiyor çünkü her geçiş “ihanet” sayılıyor.
Oysa asıl ihanet, birbirimizi anlamaya çalışmaktan vazgeçmek.
Birbirimizi ikna edemesek de, anlayabiliriz.
Ama empati, bu çağda neredeyse lüks bir duyguya dönüştü.
Belki de sorun fikirlerimizde değil, niyetimizde.
Kimse gerçeği bulmak istemiyor; herkes haklı çıkmak istiyor.
Bu yüzden toplumun sesi yükseldikçe, kalplerin sesi kısılıyor.
Gürültü çok, anlam az.
Ve her ses, bir diğerini susturmaya çalışıyor.
Halbuki kültür, köprü kurmaktır.
Birinin inancını, diğerinin yaşam tarzını tehdit olarak değil, zenginlik olarak görebilmek.
Aynı sofrada farklı tabakların olması, aynı duanın farklı dillerde edilmesi kadar güzeldir.
Farklılık bizi bölmez; önyargı böler.
Toplum olarak ihtiyacımız olan şey, yeni bir tartışma değil — yeni bir kulak.
Birbirimizi dinlemeyi yeniden öğrenmediğimiz sürece, bu ülke iki yaka değil, iki yalnızlık olarak kalacak.
Ve belki de en büyük barış, artık kimseyi “kendimize benzetmeye” çalışmadan sevebildiğimiz gün başlayacak
The post Kültür Değil, Kutup: Aynı Toplumda İki Dünya first appeared on Hollanda Haberleri.

1 ay önce
75













Dutch (NL) ·
Turkish (TR) ·