Gurbetçinin Oyuna Talip, Hakkına Değil: Sessiz Kalmak Suça Ortaklıktır 

2 hafta önce 46

Bugün, Avrupa’da yaşayan milyonlarca Türkiye kökenli insan olarak, doğduğumuz topraklara duyduğumuz sevgiyle, bağlılıkla yaşıyoruz. Ancak artık bu bağ, ne yazık ki iktidarın manipülasyonlarıyla zedelenmekte. Tek adam rejimi, yıllardır yurt dışında yaşayan vatandaşların dini ve milli duygularını istismar ederek, sadece oyunu almakla kalmıyor; aynı zamanda halkın geleceğini çalıyor.

 

Türkiye’deki iktidar, “vatan, bayrak, din” gibi hepimizin ortak değerlerini propaganda aracına çevirerek, otoriterliğini meşrulaştırmaya çalışıyor. Bu duygularla yurtdışındaki halkı etkilemeye çalışırken, içeride ise demokrasiyi yok ediyor, kadın haklarını hiçe sayıyor, evrensel değerlere düşmanlıkla yaklaşıyor.

 

Demokrasi Yerine Tek Ses: Anavatanımızda Haklar Eriyor

 

Türkiye, artık demokratik bir hukuk devleti olmaktan çok uzak. Güçler ayrılığı fiilen ortadan kalkmış durumda. Yargı iktidarın kontrolünde, basın susturulmuş, sendikalar bastırılmış, sivil toplum zayıflatılmıştır. Kadın hakları ise sürekli geri adımlarla törpüleniyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek, kadınların yaşama hakkı bile tehlikeye atıldı. Kadın cinayetleri artarken, devlet ya sessiz kalıyor ya da faili koruyor.

 

Biz, Avrupa’daki Türkiye kökenli vatandaşlar olarak, bu yönetim anlayışından utanıyoruz. Bizler, çağdaş hukukun, eşitliğin, özgürlüğün ve insan haklarının içinde büyüyen yeni nesiller yetiştiriyoruz. Ancak doğduğumuz topraklarda bu değerlerin yok sayılması, bizi hem kırıyor hem de endişelendiriyor.

 

Ekonomik Sömürü.. Seçimlik Vaat, Seçim Sonrası Zam

 

Yurt dışındaki vatandaşlara sunulan haklar da yalnızca sandık hesaplarına endekslenmiş durumda. Seçim öncesi askerlik bedeli 1000 Euro’ya düşürülüyor, sonra 5000 Euro’nun üzerine çıkarılıyor. İnsanlar bu yükün altında eziliyor. Oy almak için geçici “müjdeler” dağıtılıyor, ancak seçim kazanıldıktan sonra haklar geri çekiliyor.

 

Düşünceye Baskı: Sosyal Medya Susturması

 

Bugün Türkiye’ye giden bir gurbetçi, sadece sosyal medya paylaşımı nedeniyle gözaltına alınabilir. “Cumhurbaşkanına hakaret”, “örgüt propagandası” gibi soyut suçlamalarla insanlar susturulmakta. Havalimanında pasaportuna el konulan, mahkemeye çıkarılan onlarca yurttaşın haberini okuyoruz. Bu sadece bir baskı değil, aynı zamanda bir gözdağıdır.

 

Vatandaşlıktan Çıkış..

Aidiyetin Sessiz Çöküşü

 

Her yıl binlerce gurbetçi, artık risk almak istemediği için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkıyor. Askerlik yükü, mali baskı, hukuki güvencesizlik insanları bu karara zorluyor. Bu, yalnızca bireysel bir tercihin ötesinde, toplumsal bir erimenin ve kültürel kopuşun göstergesidir. Yıllar içinde Türkiye ile bağımız kopacak, çocuklarımız kökenlerini tanımayacak. Asimilasyonun hız kazanması, sadece Avrupa’daki toplumların değil, Türkiye’nin de büyük kaybı olacak.

 

Demokrasiye Sessizlik, Suça Ortaklıktır

 

Tek adam rejimi, sadece içerideki muhalefeti değil, dışarıdaki sesi de susturmak istiyor. Biz ise artık susamayız. Çünkü demokrasiyi savunmak, doğduğumuz topraklara sahip çıkmaktır. Kadın haklarını savunmak, insan haklarını savunmaktır. Evrensel ilkelere sahip çıkmak, çocuklarımız için aydınlık bir gelecek istemektir.

 

Çağrımdır

 

Duygularımızla değil, değerlerimizle oy kullanalım.

 

Düşüncesini ifade ettiği için cezalandırılan yurttaşlarımıza sahip çıkalım.

 

Kadınların, çocukların, işçilerin hakkını yok sayan bir sisteme sessiz kalmayalım.

 

Türkiye’deki adaletsizliğe ortak olmamak için bilinçli duralım.

 

Unutmayalım..

Milli ve dini duygularımızın istismarı üzerinden iktidarını kuran bir rejim, halkın onurunu da çalmaktadır.

Demokrasiyi savunmak, insan onurunu savunmaktır.

Sessiz kalmak, bu yıkımın ortağı olmaktır.

Makalenin tamamını oku