Gurbetçilerin dikkatine! Türkiye’ye götürülen araçların pimi çekilmiş bir bombadan farkı yok

5 saat önce 15

Geçtiğimiz günlerde, Hollanda’da yaptığı çalışmalar ve attığı adımlarla adından sıkça bahsettiren bir iş insanı ve STK yöneticisi Yücel Şimşek’in, Türk vatandaşlarının araçlarını 4 yıllığına Türkiye’de bırakması ile alakalı 2 haber yayınlamıştık.

O haberler öyle yankı buldu ki konuyu enine boyuna ele almak için Yücel Bey ile temasa geçtik ve ziyaret için randevu aldık. Sağ olsunlar kırmadılar ve kendilerini iş yerinde ziyaret ettik.

Röportaj: Murat Yakar / HENGELO

SIMYTECH Yönetim Kurulu Başkanlığı’nın yanı sıra; Hollanda’nın Hengelo şehrinde 11 derneği bünyesinde bulunduran Turkse Platform Hengelo’nun Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı da yapan Yücel Şimşek bize o ziyarette öyle şeyler anlattı ki, akıllara ziyan ve ‘eyvah eyvah’ dememek içten bile değildi.

Bu sebeple röportajımızı iyice ve sonuna dek okumanızı tavsiye ediyoruz. Zira, her satırı ayrı bir önem arz etmekte.

Konumuz; Özellikle emekli vatandaşlarımızın Avrupa’dan Türkiye’ye 4 yıllığına götürülen araçları. O yasa yeni çıkmış olsa da bizler konuyu enine boyuna ele almak istedik.

Buyurun başlayalım.

Y.Ş: Hollanda’dan Türkiye’ye 4 senelik araba götüren arkadaşlarımız, bu durum hoşlarına gidiyor ama. Bazı akla ve vicdana yatmayan ve oldukça tehlike arz eden yanlışlıklar var. Bunları sırasıyla dile getirmek isterim.

M.Y: Tabii ki, buyurun söz sizde Yücel Bey

Bunların birincisi şu; bilindiği üzere Hollanda’da 1 Almanya’da 2 sene sonra arabaların muayenesi (APK) bitiyor. Bu araçları her ne kadar TR’de sigortalamış da olsalar, muayenesi biten bir arabayı Türkiye’de bıraktıkları için sorun yaşayacaklar.

Sormak lazım. Muayenesi olmayan bir araç sigortalanır mı hiç? Bizim buradaki vatandaş ben TR’de sigortaladım ve rahatlıkla 4 sene binerim diye düşünüyor ancak bu işler öyle olmuyor işte.

Biz bunu detaylı şekilde araştırdık ve bir de kitapçık bastırdık. Yani söylediklerimiz araştırma sonuçları. Bunun da ayrıca bilinmesini isteriz.

İkincisi ise; Bazıları araçlarını yaşadıkları Avrupa ülkesinde trafiğe kapalı gösterip (schoortsen), yani trafiğe çıkamaz hale getiriyor. Yani aslında arabanın trafiğe çıkması yasak. Ben aracı bağladım garaja koydum, kullanmayacağım diyor fakat aynı arabaya binerek Türkiye’ye götürüyor.

Mesela o araç Hollanda’da ise RDW bu aracı burada garajda görüyor. Yani trafikte olmayan bir aracı bizim vatandaşımız TR’de trafiğe çıkarıyor. Bu da tabi ki yasak. Kanun çiğniyorlar.

Üçüncüsü ise; Ben bu arabayı export (Aracı kayıtlı şekilde başka ülkeye satmak) yapıcam yani yurt dışına çıkarıcam diyerek aynı illegal işi yapanlar var. Bir aracı hangi ülkeye çıkarırsan vergisini ödeyerek o ülkeye kaydettirmen lazım. Bizim vatandaş bunu da yapmıyor.

Kısacası bizim Avrupa’dan giden araçların yüzde 80’i bu şekilde. Ne oluyor? Yani mesela araba Almanya’ya export olmuş ise orada değil de TR’de oluyor.

“SARHOŞTAN HİÇ BİR FARKLARI YOK”

Bir örnek verecek olursam diyelim ki böyle bir araç Avrupa’dan Türkiye’ye gitti ve bir kazaya karıştı. Yahu adam kazada haklı olsa bile haksız duruma düşecek.

Çünkü olay yerine gelen polisler bu aracın yurt dışına ait olduğunu görecekler. Sonra bakacaklar muayenesi var mı diye. Eee yok.

Mesela kaza yaptığı kişi muayenesi olmayan bir aracın freni tutmadığı için geldi bana vurdu diyecekler. Bir bakacaklar arabanın muayenesi yok. O zaman haklı iken haksız duruma düşeceksin. Bunu başka bir örnekle pekiştirmek istersek;

Mesela ben burada bir kaza yapmış olsam ve haksız da olsam polisten karşı tarafa alkol kontrolü yapmasını istiyorum. O kişiye alkol testi yaptıklarında eğer şahıs alkollüyse, ben suçlu olsam bile karşı taraf direkt suçlu olur.

Yani Türkiye’de bu şekilde araç kullananların bir sarhoşla ya da ehliyetsiz araç kullananla hiç bir farkı olmuyor.

Dördüncüsü ise gümrük kapıları ve Sırplar: Sırp gümrüğünde mesela bu araçların 1 yada 2 sene sonra muayenesinin bittiğini bildikleri için büyük sorun yaşıyorlar.

Mesela gümrük yani gümrükteki memurlar aracın TR’ye giriş tarihini görüyor. O araç zamanı dolduğunda geri Avrupa’ya dönüşünde aracın muayenesi tarihinin geçtiğini de görüyorlar ve, “Çek kenara, sen bu aracı muayenesiz kullanmışsın.” diyorlar. O sebeple, ya cezayı basıyor, ya da rüşvet alıyor.

M.Y: Nedir peki bu anlattıklarınızın çözümü Yücel Bey?

Buradaki çözüm önerimizi ben YTB başkanımız Abdullar Eren Bey ile görüşmelerimizde de dile getirdim. Ancak maalesef üzülerek ifade edeyim ki, Biz dünyadaki Türk işçiler olarak Türkiye’deki Suriyeliler kadar olamıyoruz.

M.Y: Aaa nasıl yani?

Niye derseniz, Suriyelilere verilen misafir plakası yurt dışındaki bu vatandaşlara da verilse aslında problem kökünden çözülür. Yani devlet Türkiye’de Suriyelilere geçici misafir plakası veriyor. Mesela bir şehre gelen Suriye plakaya M harfi olan bir plaka veriliyor ve o araç misafir araç oluyor.

Ancak TR’ye kaydolmuş oluyor ve orada da sadece sigorta değil muayene de yaptırıyorsun. Böyle bir imkan olmasına rağmen bu tür bir uygulama imkanı neden gurbetteki vatandaşlarımıza da verilmiyor anlayamıyoruz.

Başka bir çözüm daha var aslında ama bizim vatandaş onu yapmıyor;

Mesela, Hollanda’da süresi dolan Hollanda pasaportunu Almanya’da uzatamayacağın gibi; TR’de kayıtlı bir araç da TR’de muayene edilemiyor. Bu sebeple araçları bazı kurumlarla anlaşarak muayene yaptıralım diyeceğiz. Ancak o da olmuyor. Çünkü bizim vatandaş uyanık ya hani, neden ben araca vergi yada muayene ödeyim ki, Hollanda’da bağlar, yani trafiğe kapatır (schoortsen) bu şekilde TR’de kullanırım diyorlar.

“UYANIK GEÇİNENLERE SESLENİYORUM”

Yani aslında olay şu; devlette bu konuda her ne kadar bir problem ya da eksiklik olsa da; problemin büyüğü aslında bizde. Hep uyanık geçinmeye ve para ödememe hırsına kapılıyoruz, acak bu heves Allah korusun bize pahalıya patlayabilir.

M.Y: Nasıl yani?

Yani si şu: Hadi bir kaza geçirdin ve genç bir hayatı dalından kopardın. Bu saatten sonra bütün dünya senin olsa neye yarar. Çünkü sen, bile bile muayenesiz aracı sigorta kılıfına sığınarak kullandın ve net söyleyeyim katil oldun.

M.Y: Eyvah eyvah!

Aynen öyle. Sigorta mevzusu ise şöyle: TR’de arabaları 3 bin Avroya kadar sigorta yapıyorlar.

Bu meseleyi YTB Başkanımıza ve Dış İşleri Bakanımız Hakan Fidan’a da ben ve başka arkadaşlar da zaman zaman ilettik.

Bu iş öyle bir halde ki. Ulaştırma Bakanı uğraşıyor, Gümrük Bakanı uğraşıyor ve bir de Ticaret Bakanı uğraşıyor. Şimdi 3 bakanlık bu işle uğraşıyor ve 3 bakanlık da uğraştığı için topu hep birbirlerine atıyorlar. Ve her bakanlık olaya kendi çerçevesinde baktığı ve öyle yaklaştığı için bir çözüm bulamadılar.

M.Y: Ne zamandır bu işle uğraşıyorsunuz Yücel Bey?

Son seçim tarihinden bu yana bu işle uğraşıyoruz ve ne zamandır bu 4 sene mevzusu başladı problemler de beraberinde başladı. Aslında 2 sene iken bu kadar problem yok idi.

M.Y: O zaman , 4 sene yerine 2 seneyi tercih ederiz.” diyebiliyor muyuz?

Yok! Hayır. Hollanda için değişen bir şey yok. Almanya açısından bunu söyledim.

Almanya 2 senelik muayene (TUV) verdiği için pek sorun olmuyordu. Ama Hollanda’da muayene senede bir oluyor.

Ama Almanya , Fransa ve bildiğim kadarı ile Avusturya’da 2 yıl ve onlar devreden çıkmış oluyordu. Tabi bu ülkelerde araçları bağlayıp ya da export yaparlarsa meselenin 4 yıllık ile yine farkı kalmıyor.

“AĞZIMIZA BAL ÇALDILAR”

M.Y: Yine aynı soruyu soracam Yücel Bey, nedir çözüm o halde?

Ya az önce de dediğim gibi farklı yollar ve yöntemler var. Bakın daha önce çözüm şu idi; Bize AB’de yaşayan herkese bir defaya mahsus Türkiye’ye araba çıkarma hakkı verilecekti.

Kanun hazırlandı ancak TR’deki araç sektörü karşı çıktığı için bu kanundan vazgeçildi. Yoksa belli kategorilerde bir aracı götürebilecektik.

Mesela 5 yaşından yaşlı olmayacaktı ve ilk 5 sene satamayacaktık. Kanun bu idi. Seçim gelmeden önce konuşmalar ve görüşmeler bu yönde idi. Yanı kısacası oy kaybı riskleri de göz önünde bulundurulunca maalesef yasa kaldı.

Yani biz bunu 4 yıla çıkaralım diyerek tabiri uygunsa ağzımıza bal çaldılar. Ama problem yaptılar. Biz bunu hala söylüyoruz. Aslında bu problemi tüm bürokrasi yani kendileri de biliyorlar. Başkaca da bir çözüm bulamıyorlar.

M.Y: Ne yapacağız Yücel Bey?

Bizim yapacağımız bu konuyu araştırmaktı. Biz bunun bir üniversitede araştırmasını yaptırdık. Sürdürülebilir Kalkınma ve Kent Araştırmaları Derneği (SÜRKAD) ve Turkse Platform Hengelo olarak araştırmanın kitapçığı bastırıldı ve bu kitapçıklar YTB ve bakanlıklara bildirildi. Gerisi bize ve daha doğrusu siz medyaya kalıyor.

M.Y: Medya derken?

Yani bizim vatandaşları uyarmamız lazım. Bunun en güzel yolu da medya diye düşünüyorum. O yüzden ilk sizinle UFUK Media ile temasa geçtim.

M.Y: Teşekkür ederiz!

Ben teşekkür ederim. Ancak müsadenizle biraz daha devam etmek isterim.

M.Y: Tabii ki ne demek!

Bizim vatandaşımız işine geldiği için maalesef, “Ne olacak ki, ne varki bunda.” diyor.

Oysa bu durumda sadece kendi kendimizi kandırıyoruz. Ancak unuttukları bir şey var. Yarın bir gün Allah korusun bir kaza olduğunda ne yapacaklar.

Evet, kaza olmadığı müddetçe sorun yok gibi. Ancak birde o kazayı yaparsan ne yapacaksın?

“KAÇAK ARAÇ KULLANMIŞ OLUYORLAR”

M.Y: Dikkatimi çeken bir husus var Yücel Bey. Aslında bu araçlar TR’de de kaçak durumuna düşmüş olmuyor mu?

Buyrun size bir mesele daha. Öyle bir yerden girdiniz ki Murat Bey.

Tabi biz bunu ön görmüştük daha önce. Hatta o sebeple görüştüğümüz bazı gümrük memurlarına durumu sorduk da.

Ancak bakın bize verilen cevaplar ne oldu, “Bunu bizde biliyoruz ancak elimiz kolumuz bağlı, aslında bu arabalar burada tabi ki kaçak geziyorlar.”

Yani bu araçların aslında hepsi pimi çekilmiş bir bomba. Bu kadar net söylüyorum.

“PİMİ ÇEKİLMİŞ BOMBA ARAÇLAR”

M.Y: Oooo! O derece yani.

Evet, o derece ve daha da ekleyeyim pimi çekilmiş birer bomba.

Hele bir sorun bakalım TR’deki sigortacılara, “Bu aracın muayenesi yok ama sigorta yapın.” deyin ne diyecekler. Ya da sigortacıdan bir kağıt alsınlar. Benim aracın muayenesi yok ama sigorta aldım diye. Sigortalayacaklar mı aracı sizce?

Yani trafik sigortası muayenesi olmayan araç için geçerli mi? Geçerli ise zaten problem yok. Ama böyle bir dünya da yok.

“HAPİS CEZALARINI DA EKLEMEMİZ GEREK”

M.Y: Konu konuyu açıyor da Yücel Bey. Konu açıldıkça da aklıma geliyor. Bu işin bir de hapis cezası boyutu olacak o zaman, değil mi?

Aynen öyle. Kazaya karışırsanız ve Avrupa’da trafiğe çıkamaz denilen bağlattığınız muayenesiz araçla bir de ölüme veya ölümlere sebebiyet verirseniz.

Tabi ki bunun bir de hukuki boyutu olacaktır.

M.Y: Asında bence vatandaşa şunu sormak lazım! Peki değer mi 500 yada 1000 avroluk yasal işlemler için bütün bunları yaşamaya?

Evet, bence de sormak lazım. Biz bunu bir kaç arkadaşa söyledik. Artık tenezzül etmiyorlar böyle şeylere ve araç kiralıyorlar.

Aslında TR’deki sigortacılar ben sadece muayenesi olan araçları sigortalıyorum dese, sorun yine çözülecek ama demiyorlar işte. Bilenler de bilmezden geliyor. Veya devlet bu durumu sigorta şirketlerine mecburi koşsa sorunumuzun yüzde 80’i yine çözülecek. Ancak şimdilik bu durum söz konusu olmadığına göre ve sorun da yaşamak istemiyorsan; Ya sigortacılar senin muayenen varsa, muayenenin süresi kadar sigorta yapacak, ya arabanı Avrupa’da bağlatmadan (schoortsing) muayenen ve sigortanla 3 ay TR’de arabanı kullan; Ya da TR’de ya araba satın alacaksın ya da kiralayacaksın.

“HAYALET ARAÇLAR”

Yani aracı trafiğe kapatırsan (shoortsin), ya da başka ülkeye export yaparsan ve TR’de kayıt altına almazsan olmayan hayalet bir aracı sürmüş oluyorsun aslında.

Az önce söylediğimiz gibi bunun bir diğer adı da pimi çekilmiş bomba kullanıyorsunuz.

Düşünsene! Büyük bir aracın var ve aylık vergisi 400 euro. Bunu ödememek için arabayı trafiğe kapalı gösterip TR’ye getiriyorsun. Ve Allah korusun olacaklar belli. Değer mi buna?

M.Y: Peki neden bu taklaları atıyor bizim vatandaş Yücel Bey? Mesela neden araçlarını trafiğe kapatıyorlar (schoortsing) ve bunu TR’ye bildirmiyorlar?

Muayene ve sigorta masraflarından kaçmak için. Tamam TR’de sadece sigorta yaptırıyorlar ama orasının ucuz olduğunu da biliyorlar. Bizim işimiz gücümüz uyanıklık yapmak mı? Bu mu olay yani?

“NEDEN DOĞRU SÖYLEMİYORSUN, KATİL OLACAKSIN DEĞER Mİ?”

M.Y: İyi de Yücel Bey, vatandaşın çoğu çalışıyor burada. Kimler yapıyor peki bunu?

Her ne kadar her kesimden olsa da; Genelinde emekli vatandaşlarımız. Ancak anlaşılır bir durum değil işte. Zaten emeli olmuşsun, sen daha kime, neye para biriktirmeye çalışıyorsun. Damadına, gelinine ya da çocuklarına mı? Bir ayağın o tarafta, diğeri bu tarafta. Daha niye doğru söylemiyorsun. Hiç düşünmüyor ki o yaştan sonra katil olabilir, hapse girebilir. Yani işimiz gücümüz uyanıklık ve çok yazık ediyoruz kendimize.

M.Y: Peki sona yaklaşırken Yücel bey. Merağım için kusura bakmayın. Siz az önce de gündeme getirdiniz bu konuyu. Üniversitelere araştırma yaptırdığınızı söylediniz. Bu konuya da değinir misiniz?

Şimdi şöyle anlatayım. Her şeyden önce ben bölgede tanınan bir iş insanı (SIMYTECH) olmamın ötesinde 11 derneği bünyesinde barındıran bir platformun (Hengelo Turkse Platform) başında bulunuyorum. Buna istinaden bir sorumluluk da hissediyorum. Ayrıca bir vatandaş olarak da konuyu benimsedim.

Kim ister ki bir vatandaşımız, bir kazaya sebep olsun.

Bu sebeple bunu Kayseri’de bir üniversiteden hocamız Prof. Hamza Ateş Bey ile görüştük ve Sürdürülebilir Kalkınma ve Kent Araştırmaları Derneği (SÜRKAD) ve Turkse Platform Hengelo olarak araştırmanın hocamızın ışığında kitapçığı bastırıldı. Tüm masrafları da bizzat ben karşıladım. Bunu araştırdılar ve kitapçık haline getirdiler.

Durum vahim olduğu için görüşmeler de bakanlıklar düzeyinde hala devam etmekte.

Ayrıca bu işin bir de uhrevi boyutu var bana göre. Şimdi ben bunları biliyorum ve eğer vatandaşları ikaz etmez isem ve o vatandaş şayet bir kaza yapar ise, çocuklar anasız babasız yetim kalırsa, yarın mahşer günü neler yaşayacağımı bildiğim için de gündeme getiriyorum.

Ama şu an rahatım. Yarın bir gün artık kimse bana söylemedin diye şahitlik edemez ve kul hakkına girmiş olmam. Sizi de zaten bu sebeple davet ettim.

M.Y: Evet Yücel Bey, şu anda topu bize atmış durumdasınız, gayet iyi anlıyoruz. (Gülüyor)

Biraz öyle oluyor galiba. Bir de işin şu boyutu var tabi. Şimdi bana kızan da olacak; helal olsun diyen de. Ancak ben biraz da ahretimi ve kul hakkını tercih ettiğim için bu açıklamaları yapıyorum.

Benim yanlışım olduğunda da insanlar benim hatamı söylesin arkadaş, “Şu işi yanlış yapıyorsun ve İslamiyet bu değil.” desin.

Yani işin özü şu ki; biz Avrupa’daki Müslümanlar işimizi Allah’ın emrettiği gibi yaparsak hiç bir yerde sorun yaşamayız. Yalansız yaşar ve dürüst olursak mesele bitmiş demektir. Neticede ben anlattım, siz yayınlayacaksınız. Gerisi de Allah ile onların arasında.

M.Y: Yayınlamaz olur muyuz Yücel Bey? Aksi halde o vebal bizim sırtımızda kalır. Hiç şüpheniz olmasın.

Galiba son sözlerimiz ancak ben konuyu bir başka husus ile kapatmak isterim müsadenizle. Başka derken, aslında aynı konu ile alakalı fakat bir başka yanlış demem lazımdı aslında.

M.Y: Tabi Yücel Bey, ne demek. Buyrun lütfen!

Bizim toplumun doğru sandığı ancak yanlış olan ya da umursamadığı bir başka husus var. O da şu: Şimdi biz 2 ya da 4 senelik aracımızı Türkiye’ye götürüyoruz ya…

M.Y: Evet!

Aracımızı mesela orada bırakıyoruz ve Hollanda’ya geri dönüyoruz. Biz buraya gelirsek orada aracımızı kimse kullanamaz. Bunun da altını çizmek lazım.

M.Y: Aaaa öyle mi? Peki Türkiye’de isek?

Evet! Türkiye’de isek aracımızı ancak eşimiz, kendi çocuklarımız yani birinci derece yakınlar kullanabiliyor. Kardeşin bile kullanamaz.

Unutmayın, Türkiye’de isen şayet birinci derece olanlar kullanabilir. Eğer orada değilsen, onlar da kullanamaz.

Yani aracı Türkiye’ye götüren kişi yurtdışına çıktığı an o aracı kimse kullanamaz. Hanımı, kocası ya da çocukları. Kimse kullanamaz.

M.Y: Yücel Bey inanın biz sizi artık bir kanaat önderi gibi görüyoruz. Ne diyelim, bu kadar işin içerisinde bizi davet ettiniz ve “üzerimde hak kalmasın” diye tüm bu zahmetlere katlanarak bunu biz medya mensupları ile paylaştınız ya! Bize de ancak size ‘helal olsun’ demek düşüyor.

Emeklerinize ve yüreğinize sağlık.

Bende davetime icabet ederek yanımda olduğunuz ve nezaketiniz için size ve tüm UFUK Media ailesine teşekkürlerimi iletiyorum.

YASAL UYARI: Haberlerimizi izin almadan ve link vermeden kullananlar hakkında hukuki süreç başlatılacaktır. ©ufuk.nl UMG (Ufuk Media Grubu)

Gurbetçilerin dikkatine! Türkiye’ye götürülen araçların pimi çekilmiş bir bombadan farkı yok yazısı ilk önce Ufuk Media üzerinde ortaya çıktı.

Makalenin tamamını oku