8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutladık. Ama ne yazık ki, dün yine Antalya’da bir psikopat koca, Sevcan hemşiremizi hunharca katletti. Rabbim rahmet eylesin. Canı kocaya da azabın en şiddetlisini dilerim.
Kadınların hayatımızdaki önemini, onlarsız hep yarım kalındığını anlatmaya gerek yok. Bir kadın, tek başına hayat ile mücadele etme gücüne sahipken, bir erkek, bu konuda da kadına muhtaçtır.
Peygamberimiz “En çok annelerinizi sevmelisiniz.” demiş, yine “Cennet, annelerin ayakları altındadır.” buyurmuştur.
Kur’an’ın kadın hakları konusunda nasıl büyük bir devrim yaptığını, erkek ile kadını eşitlediğini, hatta kadınları daha öne çıkardığını anlamak için, indiği dönemin Mekke’sine bakmak gerekir.
Daha doğduğunda aile ve kabile için utanç kaynağı olduğu için diri diri toprağa gömülen, bir eşya, bir mal yerine sayılan, miras hakkı ve şahitlik hakkı olmayan, kendisine karşı yapılan her türlü çirkinliğe karşı eşi yoksa koruyacak bir kurumu bulunmayan kadın.
Kur’an, binlerce yıllık gelenek ve inançları olan bir topluma indi. Bir anda alışkanlıkları kökten yasaklaması mümkün değildi, uygulanması da çok zor olurdu. Çok evlilik de bunlardan biriydi.
Savaşçı bir toplumda, çok sayıda erkeğin öldüğü bir dönemde, kadınlar bir erkeğin koruması altına girmek zorundaydı. Mekke’de bir erkeğin 15’e varan eşi olabiliyordu. Ama Kur’an çok eşliliği, tüm eşlere eşit adalet şartı ile dört eşle sınırlandırmış ve “Eğer adil olamazsanız, tek eşlilik daha hayırlıdır.” demiştir. (Nisa Suresi, 3. Ayet)
Yani aslında tek eşliliği teşvik etmiştir. Peygamberimiz de hayatta en sevdiği Hatice validemizle tek eşli kalmıştır. Hatice validemize davranışı, sevgisi ve yardımı, her erkeğin örnek alması gereken bir durumdur.
2025 yılı ortamı ile bakınca kabul edilir görülmeyebilir ama o yılların toplumu için inanın bir devrimdir.
Bugün iki kesim var ki, bunlar kültürü din zanneden kesimlerdir. Birincisi, kültür ve gelenekleri din gibi görüp ciddi ciddi anlatanlar. İkincisi ise her okuduğu Arapça metni Kur’an zannedip, biraz da art niyetle yorumlayanlar.
Bu iki kesimin kadınlar hakkındaki hükümleri Kur’an’dan icazet almaz. Kur’an’ın hitapları “Ey insanlar!”, “Ey iman edenler!” şeklindedir. “Ey erkekler!” değildir. Cinsiyet ayrımı yoktur.
Tekvir Suresi’nde kız çocuklarının diri diri gömülmesi lanetlenmiştir. Kadınlara özel olarak indirilen Nisa Suresi vardır. Hz. İsa’nın geçtiği her ayette, “Meryem oğlu İsa” diye bahsedilir. Meryem Suresi vardır. (Peygamberler dışında bir kadının ismiyle anılan tek sure) Mücadele Suresi, bir kadının kendisini haksız yere boşayan kocasını Allah’a şikâyet etmesi üzerine nazil olmuştur ve kadın hakları üzerinedir.
Talak Suresi’nde, boşanma hakkının kadında da olduğundan bahseden konular vardır. Öyle üç kere “boş ol” demekle boşanmanın olmadığı net bir şekilde açıklanmıştır. Kadının mehir hakkı olduğu, boşanma durumunda mehrin geri alınamayacağı Kur’an’da bildirilmiştir.
İstismar edilen Peygamberimizin evlilikleri ve yaş meselesini müstakil bir konu olarak başka zaman yazacağım.
Sonuç olarak geniş bir konu, ama adaleti emreden Rabbimiz cinsiyet konusunda adil davranmış, kadın ve erkeği eşitlemiştir indirilen dinde.
200 yıl öncesinde bir atın bir kadından daha değerli olduğu İngiltere’nin, 1960’lı yıllara kadar “köpekler ve zenciler giremez” diyen Amerika’nın, Brenda Ralph Lewis’in “Papaların Karanlık Tarihi” kitabının “Papalar ve Cadılar” bölümünde bahsedilen, sayısız kadını diri diri yakan Engizisyon Avrupa’sının, bu konuda İslam’a söyleyecek sözü olmamalı.
Allah, kendi tercihi olmayan bir kişiye cinsiyeti ile ilgili adaletsiz davranmaz. Kabahat, hükümleri çıkarına değiştiren erkek topluluğundadır.
Allah’a emanet olun.
Bayram Tan