Çelişkinin Adı
Ben, sosyal demokrat bir yurttaş olarak bu yazıyı kaleme alıyorum. Evrensel insan haklarına, kadın haklarına, demokrasiye, sosyal adalete inanan, emeğin kutsallığını savunan biri olarak size sesleniyorum. Çünkü artık konuşmanın, uyarmanın ve gerçekleri açıkça söylemenin zamanıdır.
Hollanda’da yaşıyoruz. Demokrasi içinde, hukukun üstünlüğüyle, basın özgürlüğüyle, kadınların eşit yurttaş olduğu, hiçbir çocuğun aç yatmadığı bir sistemde. Koalisyonla yönetilen bu ülkede yıllardır refah içinde yaşıyoruz. Peki neden, bu kadar hak ve özgürlüğe sahip olduğumuz bu topraklardan, ana vatanımız Türkiye’de hukuksuzluğu, baskıyı, yalanı ve tek adam rejimini destekliyoruz?
Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde geçen 22 yılda Türkiye’de demokrasiden eser kalmadı. Anayasa, kurumlar, yargı – hepsi bir kişinin gücüne teslim edildi. Televizyonlar, gazeteler, sosyal medya trolleri aracılığıyla her gün halkımıza yalan haberler pompalanıyor. Gerçeği yazan gazeteciler tutuklanıyor. Sadece son 5 gün içinde bile, halkı bilgilendirmekten başka suçu olmayan gazeteciler cezaevine gönderildi.
Sanatçılar susturuluyor. Gençler hayal kuramaz hale geldi. Türkiye’nin dört bir yanında insanlar işsiz, enflasyon karşısında eziliyor. Kadınlar haklarından, insanlar özgürlüklerinden bir bir mahrum bırakılıyor. Ve biz, Avrupa’nın tam merkezinde; demokrasiyle iç içe, sosyal devletin nimetlerinden faydalanırken, bu baskı rejimine nasıl oy veriyoruz?
Türkiye’de olan biteni, burada yaşadıklarımızla kıyaslayın. Hollanda’da 120 yıldır koalisyonla yönetiliyoruz. Hiçbir zaman tek adamla yola devam edilmedi. Ama güçlü bir ekonomi, huzurlu bir toplum, özgür bir medya ve eşitlikçi bir yaşam hep var oldu. Koalisyon yönetimi istikrarsızlık değil, çoğulculuktur; tek ses değil, farklı fikirlerin bir araya gelmesidir.
Halkımızın başını kaldırmasına engel olan bu düzen, Erdoğan rejimidir. Bu düzeni desteklemek, sadece Türkiye’nin geleceğini değil, vicdanlarımızı da karartmaktır.
Artık yeter. Gerçekleri görelim. Renkli ekranlardan yayılan yalanlara değil, halkın çığlığına kulak verelim. Gençlerimizi, kadınlarımızı, gazetecilerimizi, sanatçılarımızı, işçimizi, köylümüzü düşünelim.
Unutmayın: Demokrasi, hak, hukuk ve özgürlük sadece yaşadığımız ülkede değil, ana vatanımızda da hak ettiğimiz değerlerdir. Ve bu değerleri korumak bizim görevimizdir.
Başımızı kaldıralım. Gerçeği görelim. Susmayalım.
Saygı ve sevgilerimle