CUMHURİYET ÖĞRETMENİ REFET ANGIN

2 hafta önce 13

 

Gelibolu’nun rüzgârı insana kendini unutturmaz; yüzüne çarpar, uyandırır.

 

Refet Angın’ın hikâyesi de tam böyle bir uyanıklıktan doğar. Kuvâ-yi Milliye neferi Hafız Şerif Bey’in kızı, annesinin elinden alfabe öğrenen, iki gün dayandığı mahalle mektebinden kendi iradesiyle vazgeçen küçük bir Cumhuriyet çocuğu…

 

GüncelHaber artık cebinizde!WhatsApp’tan gündemi anında takip edin, haberler doğrudan telefonunuza gelsin. Katılmak için hemen tıklayın.

 

Kendi yolunu kendisi açmaya kararlı bir evlat.

 

 

Üçüncü sınıftan girdiği Cumhuriyet Okulu aslında ona yeni bir sınıf değil, yeni bir ülke açıyordu. O kapıdan yürüyen yalnızca Refet değildi; genç Cumhuriyet’in kendisiydi.

 

Bütün zorluklara rağmen söylediği cümle basitti:
“Öğretmen olacağım.”

 

 

Ve bir sabah… Gözlerinin önünden hiç silinmeyen o sahne: Gazi Mustafa Kemal’in karşısında duran küçük bir kız.
“Büyüyünce ne olacaksın?”
“Öğretmen.”

 

 

Aradan yıllar geçiyor; bu kez öğretmen adayı genç bir kadın olarak çıkıyor Atatürk’ün karşısına.

 

“Bakın Paşam, sözümü tuttum.”
Atatürk onu hemen tanıyor. “Ne öğretmeni olacaksın?” diye soruyor.
“Matematik.”

 

 

Fakat Paşa, tarihin içinden gelmiş birine gelecek kuşaklara tarih bilincini aktarma görevi veriyor:
“Hayır…

 

Tarih öğretmeni olacaksın. Çünkü nesillere tarihlerini öğretmek en önemli vazifedir.”

 

 

Ve böylece Refet Angın, yalnızca öğretmenliğe değil, Türkiye’nin ilk kadın tarih öğretmeni olarak Cumhuriyet’in en kritik alanlarından birine adım atıyor.

 

 

Refet Angın, bir mesleğe değil, bir göreve başlar. Gelibolu, Biga, Bursa, Antakya, Hasanoğlan, Gaziantep, Balıkesir, Ankara ve İstanbul…

 

Bu geniş coğrafya, Cumhuriyet’in ilk kadın tarih öğretmeninin hem derse hem memlekete hizmet ettiği yılların izlerini taşır.

 

Okullardan okullara uzanan yolculuğu, bir öğretmenin değil; bir Cumhuriyet kadınının memleketi adım adım aydınlatma yürüyüşüdür.

 

 

Türkiye’nin çeşitli illerinde öğretmenlik ve yöneticilik yapar; kız meslek liselerinin kuruluşlarında yer alır;

 

Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nde üstlendiği görevle Cumhuriyet’in eğitim hamlesine omuz verir.

 

Atatürk’ün 100. yılı kutlamalarındaki çalışmaları, Türkiye’nin ilk Öğretmenler Günü’nde aldığı “Yılın Öğretmeni” unvanı ve onursal doktorası… Ve 2010’da, Cumhuriyet’in ilk büyük öğretmen kuşağından bir yıldız daha sessizce kayar.

 

 

Buraya kadar olan kısım tarihin kendisi.
Peki ya bugün?
Tarih bize ne söylüyor?

 

 

Şunu biliyoruz: İyi eğitim, kendi kendine bir anlam taşımaz.

 

Eğitimi belirleyen, eğitimin hedefidir. Cumhuriyet’in ilk yıllarında hedef çok açıktı: Çağdaş uygarlık.

 

Bunun için bir öğretmen ordusu yetiştirildi. Zorluk vardı ama yön belliydi. Bu yüzden Refet Angın gibi öğretmenler memleketin her köşesinden fışkırdı.

 

 

Bugün ise bambaşka bir tabloyla karşı karşıyayız:
Öğretmen çok, fakat hedef yok…
Sürekli değişen müfredatlar…

 

Her gelen bakanın çağın gerisinde kalan talepleri…

 

Bilimi değil, dogmayı sınıfa sokmaya çalışan zihniyet…

 

Bir politika değil, bir savrulma hâli…

 

Hedefini yitiren bir eğitim sistemi, çocuklarını da yitirir.
Öğretmeninin önünü göremediği bir ülkenin geleceği puslu olur.

 

Ama bu toprakların bir cevabı vardır:
Yönü yeniden “çağdaşlık” diye gösterirseniz,
Öğretmeni yeniden özgür düşüncenin taşıyıcısı yaparsanız,
Bu memleket, Refet Angın gibi öğretmenleri yeniden yetiştirir.

 

Hem de öyle kolay kolay sönmeyecek bir ışıkla…

 

 

Çünkü Cumhuriyet’in en büyük mucizesi şudur:
Bir kıvılcım buldu mu, onu ateşe dönüştürür.

The post CUMHURİYET ÖĞRETMENİ REFET ANGIN first appeared on Hollanda Haberleri.

Makalenin tamamını oku