Bir Ömrün Ardından 10 Kasım

1 ay önce 102

 

Toplumumuzun kimi zaman unuttuğu, kimi zaman da yanlış anladığı bir değeri bugün yeniden hatırlıyoruz.

10 Kasım, yalnızca bir yas günü değil; aklın, bilimin ve özgürlüğün yeniden doğduğu gündür.

 

Günaydın herkese,

Bugünden itibaren ben de Güncel Haber ailesinde Mahmut Eröztürk’le birlikte güncel konular üzerine yazılar kaleme almaya karar verdim.

Umarım yazılarım okurlara bilgilendirici, düşündürücü, sorgulatıcı ve keyifli bir okuma deneyimi sunar.

 

Cumhuriyet’in kuruluşundan bugüne, toplumumuzda sıkça yanlış anlaşılan ve seküler ile muhafazakâr bakışın tarihsel çıkmazını ele alan bir yazı hazırlamıştım.

 

Ancak bir an durup düşündüm:
Benim için en anlamlı günlerden biri olan 10 Kasım’da başka bir konuda yazmak doğru olmazdı.

Bu yüzden kalemim kendiliğinden yönünü buldu:

“Bir Ömrün Ardından: On Kasım.”

“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır;
fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
Mustafa Kemal Atatürk

1881’de Selanik’te bir çocuk doğdu.
Küçük bir evde büyük bir fikir yeşerdi: bağımsızlık.

O fikir, yıllar sonra bir ulusun kaderini yeniden yazacaktı.

Mustafa Kemal, aklı rehber edindi.
Okudu, düşündü, sorguladı.
Biliyordu ki bir milletin kurtuluşu önce zihinde başlar.

Ve o karanlık gün geldi…
Vatan işgal altındaydı.
Ama o, umudun tükenmediğini hatırlattı:
“Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.”

Samsun’a çıktı, Amasya’da ses verdi, Erzurum’da direndi, Sivas’ta inancı büyüttü.
Sonra Ankara’da bir cumhuriyet kurdu;
küllerinden doğan bir ulusun adıyla:

Türkiye Cumhuriyeti.

Bugün 10 Kasım.
Bir ulusun kurucusunu yalnızca matemle değil; onun aklıyla, vicdanıyla, çağdaş düşüncesiyle anma günüdür.

Atatürk’ü anlamak, heykellerin önünde susmak değil; onun ışığında yürümektir.
Çünkü düşünce, sustuğumuzda ölür; yaşadıkça çoğalır.

Evet, hâlâ onunla sorunu olanlar var.
Çünkü ilerleme, cehaletin uykusunu bozar.

Ama hâlâ onu anlayan, okuyan, düşünen milyonlar da var.
Ve o milyonlar, bu ülkenin gerçek teminatıdır.

Sevmenin de, saygının da bir adabı vardır.
Atatürk’ü putlaştırmadan sevmek;
ama inkâr etmeden, unutmadan, hakkını teslim ederek sevmektir.

Sevmeyenler olabilir.
Ama saygı duymamak, kendi özgürlüğünün kaynağını inkâr etmektir.

Biz senden razıyız Paşam.
Senin mirasın bu topraklarda hâlâ nefes alıyor.
Ve biliyoruz ki:

Cumhuriyet, senin en büyük eserin olarak sonsuza dek yaşayacak.

10 Kasım bir son değildir;
aydınlanmanın her sabah yeniden başlamasıdır.
Huzurla uyu Paşam.

 

Bugünün adına şiirim

Bugün 10 Kasım

Dün, zincirlerini kıran bir halkın en anlamlı bayramıydı.
Bugün, o zincirleri kıran ellerin ardından saygıyla eğiliyoruz.
Vatanını, milletini seven herkesin senin gibi bir evladı olur, kıskanma.

Bize göklerde dalgalanan mavi bir umut kaldı senden.
Bir de rüzgarlarda ve genlerimizde devrim kokan düşüncelerin.

Seninki kızıl bir sevdaydı; bugün bende olan da o.
Adın toprağın altına bile sığmadı.
Kimileri hâlâ senden korkar, kinlenir, kıskanır.
Çünkü bilirler ki düşünceye zincir vurulmaz; özgürlük karanlığın panzehiridir.

Biz seni ezberden değil,
yürekle ve akılla severiz.
Ne putumuzsun ne de tapınırız sana.
Yalnızca anlarız seni ve ilkelerini.
Bir insanın nasıl bir milleti ayağa kaldırdığını gördük, yaşadık, yaşıyoruz.

Ey Paşam,
Biz senden bin razıyız.
Şimdi dalgalanan her bayrakta,
her sabahın sessizliğinde
sen varsın, senin düşüncelerin var.
Ve biz seni unutmadıkça varız
ve bu ilkeler ilelebet var olacak.

Huzur içinde yat Atam.
Allah da senden razı olsun.
Mekanın cennet olsun.

The post Bir Ömrün Ardından 10 Kasım first appeared on Hollanda Haberleri.

Makalenin tamamını oku