Avrupa’da yaşayan biz Türkiye kökenli göçmenler için yardımlaşma, dayanışma ve el uzatma duygusu adeta genetik bir miras. Ne zaman bir afet yaşansa, biri dara düşse ya da bir ihtiyaç gündeme gelse hemen organize oluruz. Ancak üzülerek söylüyorum ki, bu saf ve güzel duygular artık bazı kişiler tarafından birer kazanç kapısına dönüştürülmüş durumda.
Depremzedeler, yoksullar, burs arayan gençler…
Toplumun en kırılgan kesimleri üzerinden yardım toplama faaliyetleri yürütülüyor ama ortada büyük bir soru var: Bu yardımlar gerçekten yerine ulaşıyor mu?
Ben uzun süredir Avrupa’da yaşayan biri olarak, birçok “yardım kampanyası” adı altında yapılan çalışmaları gözlemliyorum. Herkesin dilinde aynı sözler: “Biz sadece Allah rızası için çalışıyoruz. Biz sadece insanlık için çalışıyoruz.”
Ancak bu sözleri söyleyen kişilerin birkaç yıl içindeki yaşam standartlarındaki değişim, ne yazık ki söyledikleriyle pek örtüşmüyor. Dürüstlükle yapılan bir işte bu kadar şatafat olur mu?
Makbuz var mı? Şeffaf rapor var mı? Hesap soran bir merci var mı?
Ne yazık ki bu soruların cevabı çoğu zaman koca bir hayır.
Birileri sosyal medyada duygusal videolarla, dram yüklü paylaşımlarla halkın vicdanına sesleniyor, sonra o vicdandan kopan yardımlarla kendi hayatlarını kuruyor. Bu artık münferit bir durum değil; bazı ülkelerde neredeyse sistematik bir düzene dönüşmüş.
Yaşanmış örneklerle ne demek istediğim daha net anlaşılır:
Almanya, 2019: Suriyeli yetimlere yardım için toplanan paralar, lüks araçlara ve tatillere gitti.
Fransa, 2020: Cami inşaatı bahanesiyle toplanan bağışlar ortadan kayboldu.
Hollanda, 2021: Burs ve kargo yardımı diyerek toplanan paralar, özel hesaplara aktarıldı.
Peki halk neden sorgulamıyor? Çünkü sorgulamak ayıp sayılıyor. “Bir el uzatıyoruz, hesap mı soracağız?” deniyor. Hayır! Tam da bu yüzden sormalıyız! Çünkü yardımlar, iyiliğe değil haksız kazanca hizmet ediyor olabilir.
Bağış yapmadan önce şu soruları kendinize sorun:
Bu organizasyon resmi mi?
Makbuz kesiliyor mu?
Önceki yardım kampanyalarında nasıl sonuçlar elde edilmiş?
Harcamalar şeffaf raporlarla açıklanıyor mu?
Daha önce bu kişi/kurum hakkında şikayet olmuş mu?
Bu kişi bu yardımlardan ne kazanıyor?
Hangi kurumlar bu kampanyayı denetliyor?
Bu işi yapanların mal varlığı ne sıklıkla denetleniyor?
Ben bir köşe yazarı olarak diyorum ki: Bir sent verirken bile 10 kere düşünün!
Yardım, bir gösteri değildir. Yardım adı altında düzenlenen kampanyalar eğer denetlenmiyorsa, o zaman ortada ciddi bir sorun vardır.
Şunu unutmayın: Gerçek yardım, sessiz olur. Gösterişsiz olur. Samimi olur.
Çevremizde kerameti kendinden menkul, her gün bir yardım kampanyası başlatan ama ne zaman, ne kadar topladı, ne yaptı belli olmayan kişiler çoğaldı. Neden mi? Çünkü sistem sorgulamıyor. Çünkü halk duygusal. Çünkü bu alanda bir ‘boşluk’ var. Ve ne yazık ki, o boşluğu iyi niyet değil, çıkarcı niyetler dolduruyor.
Çağrım net:
Yardım yaparken dikkatli olun. Vicdanınızı kullandırmayın.
Bu yazıyla ilgili düşüncelerinizi benimle paylaşabilir, benzer yaşadığınız olayları bana iletebilirsiniz.